bu ülkede odası, barosu olmayan mesleğe meslek gözüyle bakılmaz. 20 yılınızı verirsiniz; bırakın konuşmayı, düşünme yetisi bile olmayan iki meme, bir çift bacağa satılırsınız. dışarıda yapabileceğiniz, uzmanlığınız sayılabilecek neredeyse hiçbir iş yoktur. bu ülkenin en çok işsiz mezun veren fakültesidir iletişim fakültesi. ilk sıradaki güzel sanatlar fakültesidir ki onlar dışarıda eğitmen, öğretmen olabilir; bir yerlerde müzik yapabilir ya da resimlerini satabilirler. oysa sizin böyle bir yöneliminiz de olamaz.
gördüğünüz gibi, olan iki meme ve bir çift bacağı da aşmış durumda. ülkenin duayen gazetecileri bile işsiz kalırlarken sizin mesleğinizi yapmanız zaten imkânsızlaşmaktadır.
prodüksiyon şirketi gibilerinde çalışabilirsiniz. dizi falan çekersiniz. günde 16 saâtten az olmamak kaydıyla it gibi çalışırsınız. sonra bir gece 20 saât aralıksız çekimden dönerken fsm köprüsü'nün girişlerinde direksiyonda sızarsınız. canınızdan olursunuz.
hayır, herkes konuyu oyuncular açısından ele alıyor. gelin gelelim bir sette en az kalanlar oyunculardır. en ağırı set ekibinin işidir. daha karga bokunu yemeden seti kurarlar. yönetmen v.s. gelir. oyuncular gelir. çekimler yapılır. herkes evine dağılır ama set ekibi kurdukları seti kaldırmak için daha saâtlerce çalışmak zorundadır.