--spoiler--
Maide 5 baska bir dinden bir arkadasin olursa otomatikman dinden cikacagin acikca net bir dille belirtilmekte.
--spoiler--
--spoiler--
10 / YÛNUS - 62: E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki Allah'ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi?
Evliya olmanın gerçekleşebilmesi için Allah'a ulaşmayı dilemek, mürşide ulaşmak ve nefs tezkiyesine başlamak lâzımdır. Bunun sonunda hedefe ulaşmak, korkudan ve mahzun olmaktan berî olmak vardır:
10 / YÛNUS - 63: Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).
Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır.
10 / YÛNUS - 64: Lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhırah(âhırati), lâ tebdîle li kelimâtillâh(kelimâtillâhi), zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).
Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır. Allah'ın sözü değişmez. işte O, fevz-ül azîmdir.
Bakara Suresinin 62. âyet-i kerimesiyle Yunus Suresinin 62, 63 ve 64. âyet-i kerimeleri arasında çok açık bir illiyet rabıtası vardır. Her ikisinde de korku ve mahzun olmak yoktur. Âmenû olanlar (ruhlarını Allah'a ulaştırmayı dileyenler) ve ruhunu Allah'a ulaştıranlar takva sahibidirler.
Bakara Suresinin 62. âyet-i kerimesinde ıslâh edici ameller işleyenler anlatılmaktadır. Islâh edici amelin işlenebilmesi için kişinin zaten takva sahibi olması gerekir.
Kim Allah'a inanıyorsa,
Kim Allah'a ulaşmayı dilerse,
Kim mürşidine ulaşıp, önünde diz çöküp, tövbe ederse,
Kim nefs tezkiyesini yaparsa, böylece kim ruhunu Allah'a ulaştırırsa, onlar Allah'ın ermiş (ruhu Allah'a ermiş) evliyası olur.
Dîn farklılığının hiç geçerli olmadığı, önemli olanın bütün dînlerde bu işlemlerin yapılması olduğu bu âyette açık ve kesin bir dille ifade edilmektedir. Sonuç da bellidir: Allahû Tealâ "Onlara korku yoktur." diyor. Bunun mânâsı cennettir.