sen kimsin?
gay, şeriatçı, solcu, hümanist faşist, ateist, alevi, sünni,yahudi, türk, kürt ve bu topraklarda ayrıştırılmaya çalışılmış onca şeyden biri. ama en çok da insan kişi...
hayat o kadar kaygan bir zeminki dün ile bugün arasında köprüler kurup geçmişin güzel anılarına ah ederek el sallıyoruz bazı zaman.
çünkü bazen hayat insanın aklına hayaline gelmeyen şeylere gebe kalıyor. bunlar iyi şeylerde olabilir, kötüleri de. iyi şeyler olunca ne ala. insan sevinir elbet ama sarsılmaz.
peki ya kötü şeyler? her zaman daha derin izler bırakır muhakkak ve asla silinmeyeceklerdir asla.
yaşım çok büyük değil, çok da zeki değilim. çok iyi bir insan da değilim. kesinlikle öyleyim.
ama şunu anlatmaya çalışıyorum son bir buçuk senesi ciddi travmalarla geçen biri olarak;
hayat ne getirirse getirsin, gerektiği kadarı üzülmeye, gerektiği kadarı sevinmeye gerektiği kadarı isyan etmeye kendinizi zorlayın.
kırılan bir kolu yerine oturtmak gibi sancı verecek olsa da kendinizi, kendinizle baş başa bırakmayın. olric gibi birinin var olduğunu zannedin mesela. siz onun efendisi olun, ona emirler verin o size akıl veren olsun.
kendiniz olun kendiniz de kalın.
umutsuzluk hastalığına yakalanmakla gerçekçi olmanın arasındaki ince çizgiyi iyi çekin. kenarlardan taşırmayın.
ümit etmek ile polyannacılık oynamak arasındaki farkı olabildiğince açın. çünkü böyle olursanız en başta hayat aptal yerine koyar sizi ve insanların acıdığı zavallı biri olur çıkarsınız.
acıma duygusunu yitirin, acımak birine edebileceğiniz en büyük hakarettir.
en önemlisi kendinize asla acımayın.
insanları sevin,
birgün sırtınızdan vurulmak pahasına onlara değer verin,
bir insana kendinizi asla bağlamayın,
onsuz yaşayamam demek dünyanın en büyük yalanıdır unutmayın,
bencil değil ama kendini seven kendine yeten biri olmamın derdinde olun.
eğer inancınız var ise dua etmeyi alışkanlık haline getirin. herkesin sırt çevirdiğinde bir dönemde sizi dinleyen, ihtiyaçlarınızı duyan birinin var olduğunu unutmayın.
kötü bir insan olabilirsiniz ama bunu sorun etmeyin.
her şey olun, olabilin. insanlar sizi çözemesinler, öyle olduğu takdirde sizi tehlikeli addedeceklerdir, dolayısı ile size karşı olan davranışlarında dikkatli olurlar.
bir gün her şeyinizi ve herkesi kaybedebilirsiniz. para, mal mülk makam... bunlara kendinizi çok kaptırdığınız bir anda tanımadığınız biri olsa da cenazesine katılın ve ölümün soğuk yüzünü hissedin bilinen gerçeği kendinize yineleyin.
hayatı sevin ama ona tapmayın. dolu dolu yaşamaya çalışmak yerine aktığı şekilde aynı yönde gidin. akıntıya karşı yüzmek aptallıktır ve aptallara kimse yardım etmez, hatta tanrı bile.
ve en önemlisi;
ölüm duygusu ile hareket edip her şeyi ona oranla yaşayın. yaptığınız her şeyin ölçüsü ölüme oranla ne durumda ona bakın.
en güzel kadınlarla birlikte olmak, en yakışıklı erkeğin peşinden koştuğu biri olmak, cüzdanın kalın olması, kariyer... münzevi olun demiyorum, bunlara ruhunuzu bağlamayın. bağlamadıkça başarı gelecektir emin olun.
bir gün yitip gidecek, gömüldükten sonra uzun süre kimsenin yanına dahi uğramayacağı bir yere gideceksiniz. dolayısı ile etrafınızda pervane olan herkes ölünüzden korkmaya başlayacak.
ölüm her şeyiniz olmalı hem de her şeyiniz.
kendine yetebilmiş, imkanı oranında insanlara faydalı olabilmiş biri olmanın çabası dünyadaki çoğu başarıya değerdir.
bunları sağlayabildiğiniz takdirde mutluluk denen şeyin son safhasına eriştiğinizi bilin.
mutluluk hedefin bir üst rafa konduğu bir şey değildir. var olan durumu koruyabilmektir.
bir de; etrafınızdaki insanların acı tecrübelerinden faydalanın. tavsiye almak zorunuza gitmemeli, sizden daha eğitimsiz belki de daha kalitesiz insanlar bile sizlere ders verebilir, ibret olabilir.
hayat hepimizin kullanımına sunulmuş ortak bir alan. ölüm ise tekil ve münferit.
işte bu yüzden önemli...
ve en önemlisi, annenizi çok ama çok sevin. hayatta size en samimi sevgiyi veren kişinin sadece anneler olduğunu, onun dışındakilerin ise şartlı durumları göz önüne alarak sizi sevdiğini asla ve asla unutmayın.
ve en önemlisi de birgün ölecek olduğunuzu...