kesinlikle katıldığım tespit. neden katıldığımı da yazayım da bazı akpliler gibi boş konuşmuş olmayayım. hoş gerçi okunmayacağını da biliyorum ya, neyse.
1- ekonomi
akp döneminde en büyük ekonomik kalkınma hamleleri, akp iktidarının ilk yıllarında yaşandı. 5-6 yıl boyunca önemli aşamalar kaydedildi. ama şunu da unutmamak lazım ki, o dönem dünyada gelişmekte olan ekonomilerin (çin, brezilya, türkiye, hindistan, endonezya gibi) pek çoğu abdden kaçan doların da yardımıyla önemli bir büyüme dönemi yaşıyordu. türkiye için de krizden sonra güneş açmış görünüyordu.
tabi bu sözüm yanlış anlaşılmasın. akp hükümeti, bu süreci çok iyi değerlendirdi. özelleştirmelerle serbest piyasa anlayışı güçlendirildi. demokratikleşme hareketleri ve ab ile müzakerelere ivme kazandırılması, bu dönemde yapılan en akıllıca hareket olarak göze çarptı. kıbrıs meselesinde gösterilen uzlaşmacı tutum ile de türkiyenin artık modern ve liberal bir devlet yapısına büründüğü görülmüş oldu, yabancı sermayeye göz kırpılmış oldu.
ama unutmamak lazım ki, akp o dönemde cemaat, liberaller, sosyal demokratlar ile birlikte türkiyenin entelektüel kesimini, akademisyenlerin ve daha başka fikir adamlarının da desteğini almış, onları yönetime ortak etmişti. yani akpnin bu dönemki başarılarının en büyüğü, şimdiye kadar devletin kibirli tutumu sebebiyle harcanmış olan "akil" kesiminin yönetime dahil edilmesi olmuştu.
ama sonraki dönemlerde, özellikle de son 3-4 yıldır akp iktidarı gücün verdiği hırs ile bu kadroları dağıttı. başbakanın yalaka ve cahil insanları etrafına topladığı, taa wikileaks belgelerine bile yansımıştı. sonraki dönemler daha da kötüleşti. başbakan en ufak eleştirilere dahi tahammül edemez hale gelmişti.
şu anki durum ise içler acısı. "ekonomide istikrar" diyerek akpyi destekleyenler maalesef bu durumdan habersizler. istikrar olabilmesi için 2004deki akp ile 2014deki akpnin aynı olması lazım. ama değil maalesef. 2004deki akp, şişlinin de, maslak'ın da, niişantaşının da, sivasın da, izmirin de, yozgatın da desteğini almış bir akp idi. pek çok akademisyenin, alanlarında uzmanlaşmış kimselerin dahi desteklediği veya en azından saygı duyduğu bir başbakandı. 2014deki akp ise odtü, boğaziçi, itü gibi tükiyenin en iyi ünicersitelerine saaş açmış, hemen hemen hiç bir başarılı akademisyenin destek veremediği, cemaatçilerin de tasfiye edilmesiyle birlikte ciddi bir kadro sıkıntısı çeken, dar ve eğitimsiz bir bürokrat sınıfıyla idare etmeye çalışan bir hükümet haline geldi. şu anda gelişmekte olan ülkelerin yaşadıkları dolar bolluğunun da artık sonuna gelmiş bulunuyoruz. bizi ciddi bir ekonomik dalgalanma bekliyor. dünyaca ünlü finans magazinleri türkiyeyi bu süreçte en kırılgan ülke olarak gösteriyorlar. ana akım medyada bu haberler yer bulmayınca, maalesef bizim insanımız da otomatikman ekonomi çok iyi zannediyor. dikkat edin, başbakan da son bir kaç yıldır ekonomide yaptıkları reformlardan bahsedemiyor daha fazla. çünkü rakamlar eskisi kadar iyi değil. işsizlik yüksek, faizler felaket yükseldi, dolar azdığı zaman mb önünü alamıyor. mb'nın rezervlerinin o kadar da işe yaramadığını artık görmüş bulunuyoruz. öte yandan, katma değer üreten pek çok sektörde oldukça geriledik. büyüme rakamları artık cumhuriyet tarihi ortalamasının altına düşmeye başladı. ve başbakan durup durup imfye olan borçları sıfırladıklarından bahsediyor. Allah razı olsun. iyi de yaptın. ama dış borcumuzdan da bahsetsen ya biraz? http://www.hazine.gov.tr/...%b1%c5%9f+Bor%c3%a7+Stoku +(Ar%c5%9fiv).xls
bakın 2002de yaklaşık 130 milyar dolardan 2013de 372 milyar dolara fırlamış dış borcumuz. neredeyse 3 katı!
ve üstelik son üç yılda neredeyse 100 milyar dolarlık bir artış söz konusu. yani neredeyse 2000 yılına kadar yaptığımız toplam borcu son üç senede yaptık. bu, tıkır tıkır işleyen bir ekonomi için bile ciddi bir problemdir. ve dolar bu ülkeden kaçtığı zaman bu borcu ödeyemez hale geleceğiz. buna yönelik tedbir alacağı yerde, başbakan kendi paçasını kurtarmanın derdinde.
2- hukuk
bahsetmeye bile gerek yok. efkan paşa çok güzel açıklıyor telefonda. "sen s.ktir et, biz hangi yasa gerekliyse çıkarırız. yasayı koyan biziz, merak etme sen." diyor. bu dakikadan sonra bu devlete hukuk devleti diyen adam, mısıra ve suriyeye de demokratik devlet der.
3- demokrasi
burada defalarca yazdım. açın bakın magna carta libertatum neymiş. onu bu kadar önemli kılan şey neymiş diye. o belge, modern demokrasiye ilk adım olarak görülür. çünkü ilk defa hukukun üstünlüğü, yürürlüğe geçemese bile, kabul edilmiştir bir belgede. hukukun üstünlüğü olmayan, yasama ve yürütmenin bağımsız bir yargı tarafından denetlenemediği bir ülkede demokrasiden bahsedilemez. demokrasi seçimlerden ibaret değildir. seçimlerin adilliğini, yönetimin meşruluğunu ve anayasaya uygunluğunu denetleyebilecek güçte ve bağımsızlıkta bir yargı erkiniz yoksa, geçmiş olsun size. saddamın ırak'ı, esad'ın suriyesi ne kadar demokratikse, siz de belki onlardan biraz daha demokratik olabilirsiniz. ama merak etmeyin, o da uzun sürmez. öyle bir demokrasiyi de kimseye lökleyemezsiniz, şekil 1a'da görüldüğü gibi: http://www.hurriyet.com.tr/dunya/26010920.asp
4- eğitim
akp iktidarının pek çok yanlışı oldu ama eğitim artık yanlışı da aştı. son 4-5 yıldır neredeyse skandalsız sınav yapamadık. ortalama 2-3 senede bir sistem değişti. en iyi üniversiteleri bitiren adamlar bile ya işsiz, ya da eğitimini aldıkları meslekte çalışamıyorlar. her yıl binlerce elektronik mühendisi yetiştiriyoruz, ama bunların çok az bir kısmı okulu bitirince elektronik mühendisliğiyle ilgili bir iş yapıyor. pek çoğu, bazı şirketlerde yönetici olarak işe giriyor. normalde bu işi işletme mezunu adamların yapması daha uygun olurdu elbette ama, işletmeciler kolay kolay bu işleri kapamıyor. memlekette işletme mezunu sayısı artık öyle rakamlara ulaştı ki, bir parti kursalar meclise girerler. iş bulmaları da daha kolay olurdu, ehehe.
başbakan sürekli kaç tane üniversite açtığından bahsediyor ama o üniversitelerde ders veren kaç tane hoca olduğundan hiç bahsetmiyor. bazı tıp fakültelerinde yüzlerce öğrenci aynı hocadan ders alıyorlar. ve biz çok değil bir kaç sene sonra muayene olmaya bu adamlara gideceğiz!
hukuk fakülteleri o kadar şişirildi ki, artık neredeyse stadyumlarda işleyecekler dersleri. mühendislik eğitimi bu ülkede neden verilir onu anlamış bile değilim. buradan gençlere sesleniyorum, eğer mühendislik okuyacaksanız ve çok idealist değilseniz, endüstri mühendisliklerine yönelin. en azından elektronik mühendisliğinde, makine mühendisliğinde kafayı yiyip de sonra gidip işletme mezunu adamların yaptığı işi yapmak durumunda kalmamış olursunuz.
ilk öğretimlerin hali içler acısı. bazı iyileştirmeler oldu elbette. ama öğrencileri kütüphane kullanmaya yönlendireceğimiz yerde, tablet dağıtıp gogıllamayı öğretiyoruz. gelecek 10-20 yılda bu ülkeden çok az bilim adamı çıkar bu kafayla. hoş gerçi hükümetin umurunda değil ki. onlar ara eleman ülkesi olmayı çoktan kabul etmiş durumdalar.
5- dış ilişkiler
rezil rüsva bir durumda. tam anlamıyla iflası yaşıyoruz. suriye meselesini yüzümüze gözümüze bulaştırdık. kıbrısta çözüme ulaşamadık. destek verdiğimiz liderler devrildi. teröre destek veren ülkeler listesine alındık elhamdülillah. iranla yan yanayız. ama yakında iran da çıkacak, kalıcaz tek başımıza. dış mihraklar diye diye kendi kabuğumuza çekildik. artık insanlar neredeyse turist görse, taşla sopayla kovalayacak kadar manyaklaştı. el kaideye verdiğimiz destek hem ayyuka çıktı ve başta abd olmak üzere batılı devletlerin tepkisini çekti, hem de el kaide başıbozuk bir terör örgütü olarak bize de zarar verdi. tıpkı sarıkamış faciası gibi, başbakanın uçuk kaçık hayalleri yüzünden türkiyenin itibarı ciddi şekilde zedelendi. artık iyi ilişki kurduğumuz gruplar, ya resmi olarak varlığı veya konumu belirsiz olan hamas gibi, ihvan gibi örgütler ve kuzey ırak yönetimi; ya da el kaide gibi terör örgütleri. bu tam bir fiyaskodur türkiye için.
tüm bu sebeplerden dolayı diyorum ki, şu durumda istikrar için oy verilecek en son partilerden birisidir akp. eğer bir kez daha iktidara gelirlerse, vay bu ülkenin haline. o zaman, şimdiye kadar kendisini peygamber gibi görenler dahi küfürler savuracaktır yüzüne.