toronto valisi: sıçtırtma halkından, getirin o gavatı dedim sizeee! (bu arada da boyu ve konuşma ağzıyla çok benzediği küfürbaz haydo gibi hiddetlenince de zıplaya zıplaya konuşur.)
polis: başüstüne efendim.
birkaç gün sonra toronto valisi halkın tepkisinden ve medyanın olayın üzerine gitmesinden g.t korkusuna düşerek bir haber kanalına çıkıp şöyle cevap verir;
sunucu: sayın vali, halkın içinden sizi protesto edenleri ayıklayıp fişlediğiniz söyleniyor doğru mudur?
toronto valisi: hadi canım sende!
sunucu: peki sayın valim, orada sizi protesto etmeye kalkan birini "yakayın o gavatı buraya getirin" diyerek yakalatmışsınız, bu nasıl oluyor?
toronto valisi: yok babam o öyle değil, şu medya herşeyi çarpıtıyor yavv. ilahi medya!
olayın aslı şudur ki: ben ordan bir kapkaççı vatandaşımız geçerken yanlışlıkla benim kravatı götürdü sanmıştım. sonra, hani kravatsız kameraların önünde halkın önünde ne yaparım diyerek korumalara emir verdim "getirin o kravatı buraya!" diye. arkadaşlar da yanlış anlamışlar sanırım, hep bunu soruyorlar yav. acaba mikrofonlarda mı bir sorun var? yine söylesem aynı mı çıkar ki? neyse yayından sonra özellikle test ederiz sunucu kardeşim sen hiç merak etme!
sunucu: evet sayın seyirciler, bu vali denen adam beni yayından sonra sıkıştıracak. bu işin sonu kötü olmadan biz en iyi bir ara verelim sonra başka program girsin, yoksa araya başka şeyler girecek. hepinize iyi günler dilerim.
Zavallı sunucu, yine de soda şişesinden kurtulamayıp, sonsuza kadar her tuvalete gittiğinde valinin kravatını hatırlamak durumunda kalmıştı. üzgünüz, adalet scan bir ortamda yaşadığımız için üzgünüz.