ulrike meinhof

entry32 galeri video1
    25.
  1. Tüm dünyada faşistlerin yenildiği düzende faşist kadroların örümcek ağı kurduğu Almanya'da gazete yazarlığı yapan bir sosyalist. Düzeni eleştirisini çok net bir şekilde dile getirdiği yazısı, 1968’de başyazar olduğu “konkret” dergisinde yayınlandı. Almanya 68 öğrenci lideri Rudi Dutschke’nin vurulması üzerine yazdığı yazıda artık sokakta gösteriş yapmanın bir anlamı kalmadığını, daha radikal bir tutum içerisinde olunması gerektiğini söyleyerek Rudi'nin ölümünün adaletsizliğine dikkat çekmiştir.

    14 Mayıs 1970’de, Frankfurt’ta bir AVM’yi yakmaktan ve bugünün parasıyla 3 milyon Euro zarar vermekten tutuklu bulunan Andreas Baader’in hapisten kaçırılmasında rol oynadı. Planda olmayan bir şey daha oldu ve Meinhoff Baader'in peşinden giderek ailesini, kızlarını, rahat içerisinde yaşamını ve mesleki ününü geride bıraktı. Artık O'nun için vakit yazılarında eleştirdiği ve radikal çözüm önerileri getirdiği şeyleri eyleme dökme vaktiydi. Bu yol ayrımı ülkenin "düzeni"ni okuyucularının gözüne seren o editörü bir kamuoyu yoklamasında halkın yüzde 70’inin “evimde saklarım” dediği bir militana dönüştürdü ki o militanı olduğu örgüt hepimizin bildiği gibi (bkz: RAF) örgütüydü.

    Bir çok eylem artık ölümle ve patlamayla sonuçlanıyordu ve Ulrike yazılarında yaşanan bu olayların kapital düzenin sadece cebini düşünmesinden ortaya çıktığını mutlaka vurguluyordu. Halk arasında Baader-Meinhof Çetesi olarak tanınan örgüt Amerika'nın Vietnam işgalini bitirmesini, Alman faşist kafanın artık bitmesi için sayısız eylem yaptı hatta Ulrike'nin entelektüellere de ayrıca bir gıcığı vardı. Faşist kafa kadar O'nu en çok rahatsız eden bu tiplerdi. Vietnam savaşı sırasında “dünyayı değiştirmek” isteyen entelektüellere çattığı yazısında şöyle diyordu ki bence "epic" bir söylemdir; "Son kertede gördük ki, dünya değiştirilmiyor. Aksine yıkılıyor. Boşuna düzeni kurtarmaya çalışmayın, biz nasıl olsa yıkacağız.” Eylemleri devam ederken şahsen çok ilginç bir şekilde halk içinde "ötekileştirilmek" yerine sempati kazanmaya başladılar. Bu genelde örgütler için pek alışılagelmiş bir durum değildir çünkü. Düzeni yıkacağız diyordu ama o faşist Almanya'nın son can çırpınışları var gücüyle Ulrike'nin peşine düştü. Nitekim 1972 yılında Ulrike Meinhof çok sayıda banka soygunundan, 5 bombalı saldırıda 4 kişiyi öldürmekten aranıyordu ve de yakalandı. Yakalanıp hapse girdiğinde geride bıraktığı ikiz kızları ziyarete geldiğinde "Üzgün müsün?" sorularına "Üzgün olmaktansa öfkeli olmayı yeğlerim" diyerek o hepimizin aklına kazınan efsanevi sözü söylemişti.

    Faşist hükümet bütün kaynaklarını kullanarak Andreas Baader - Gudrun Ensslin - Ulrike Meinhof yani R.A.F kurucularını yakalamıştı. Meinhof 9 Mayıs 1976’da özel korunaklı hapishane hücresinde ölü bulunduğunda birkaç kez ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılanıyordu. Daha sonra dava arkadaşları da hücrelerinde ölü bulundu. Ölümüne intihar yalanı günümüzde de devam etse de Almanya Gazeteciler Birliği eski başkanı ve sol- yeşil politikacı Jutta Ditfurth’un 6 yıllık çalışmasının ardından 2007’de yayınladığı Meinhof biyografisinde otopsinin düzgün yapılmadığını ortaya koyuyor. Yani öldürüldü arkadaşım anlayın artık.
    0 ...