gezi olayları ile başlayan mücadelede, savaş suçu işlenmiştir.
doğrudan sivil nüfusa saldırma, insani yardımlara saldırma, doğrudan orantısız şiddetle sivil nüfusa karşı saldırı düzenleme, kullanılması yasak silahların tüzük değişimleriyle kullanılmaya başlanması, alenen; göz göre göre insanların ölümüne yol açacak saldırılarda bulunmak... tüm bunlar savaş suçudur.
dünya üzerinde "biz şöyle demokratız, biz şöyle iyiyiz, biz böyle iyiyiz" hikayesi anlatıp da kendi vatandaşına karşı bir iç savaş olmadığı halde savaş suçu işleyen bir devlet anlayışı daha görülmemiştir.
bu olanların hepsi de halkın gözü önünde olmuştur. iktidarından muhalefetine kadar tüm partilerin ve milletvekillerinin gözleri önünde bu olaylar yaşanırken, olaya hiç bu açıdan bakamamışlardır. meclis, gerçekliğini ve halk için var olduğunu unutmuştur.
tüm bunlara rağmen bu olayların bu kadar basitleştirilmesi, saçma sapan yöntemlerle bir ideolojik malzeme haline getirilmesi, yanlı bakılması veyahut olanlara yine halk tarafından karşıt bir görüş koyulması da cabasıdır. bu kin ve nefret, ülke içinde destek görerek bir nevi kabul görmüştür. demokrasi zaten unutulmuş, tek bir lider tarafından yönetilme ve onun hegemonyası altında birleşme kararı alınmış. bu çoktan belli.