bu hezeyanda bulunanların, gezicilerin içinde emniyet kurumunun faşistlerin elinden kurtarılıp türk milletinin hizmetine verilmesi gerektiğinden bihaber olması komik. sadece "polis taşlayan anarşist" olarak baktıkça da bu saçma düşünceden kurtulamayacaklar, tam kurtulacakları zaman da yandaş medya imdada yetişip buna izin vermiyor zaten.
"pkk ile çatış hiç ol" kısmına bakalım: pkk ile 90'larda en curcunalı zamanlarında çatışanlar gezi'de neredeydi? hapiste. erinden paşasına kadar bütün tsk tam kadro içeri tıkıldığında, "ordunun başına geçecek general bulamıyoruz" dendiğinde, yaş'a sivil darbe yapılıp akpli olmayan bütün paşalar devreden çıkarılıp, "kaymakçı" özel paşa başa getirildiğinde, "pkk ile çatış hiç ol" diyenler neredeydi? kazlıçeşme'de başbakanı alkışlıyorlardı, ergenekoncu darbecilerden kurtardı diye. bugün içeride kalan tek komutan kim? engin alan. engin alan kim? pkk ile çatışan kahraman. sıfır şehitten her sene yüzlerce şehidin verildiği dönem hangi dönem? açılım dönemi. paris'teki pkklıların öldürülmesi yeri göğü sarsarken şehitlere gazetelerin iç sayfasında küçük bir köşenin layık görüldüğü gazeteler hangileri? ee? pkk ile çatışanları hiç edenler kimler?
"polis taşla kahraman ol" : polislerin taşlandığı doğrudur, yalanlayacak değilim. (akit gazetesinden olan arkadaşlar sadece ilk cümlemi kesip yayınlamazsa sevinirim.) fakat burada iki nokta var serzenişte bulunanların. birincisi, her gezici polis taşlamış mıdır? sadece slogan atıp dağılan, polislerle çatışmaya girenleri engellemeye çalışanlar ne olacak? eylemci kovalarken köprüden düşerek şehit olan emireri mustafa sarı'yı da bu akp faşizminin kurbanlarından sayarak "gezi şehitleri"nin arasına yazan sağduyulu gezicilerin varlığı ideolojiler tarafından kör edilmiş gözlere merhem olabilir mi acaba?
izmir gündoğdu'da kürsüde sağduyu çağrıları yapılıp engellenmeye çalışılırken küçük bir grup hiç dinlemeden yürüyüşe geçti akp binasını saran polislerin üzerine. (provokatör sivil polislerin varlığını hiç söylemiyorum bile.) o esnada, üstü çıplak kara kuru 10-12 yaşlarında sert bakışlı bir çocuk, çöpleri karıştırıp iki tane şişe buldu, başladı bu grupla yürümeye. tuttum kolundan, "nereye gidiyorsun?" dedim kızarak. belli ki gezi eylemlerinin ne olduğundan habersiz atraksiyona gelmişti. küfretmeye başladı kolunu çekiştirirken, ileriden iki tane abisi bana kızgın kızgın bakarak bağırmaya başladı, gel buraya diye. o arada elimden kurtulup gitti elinde boş şişelerle. yok demiyorum, vardı.
ama ilk gün sadece slogan atılırken tomaların, akreplerin beni sahillerde kovalayıp polislerle palalılar arasında sıkıştırdığı anlar aklıma geldi o an. emireri olduğu faşistten kurtarmak istediğim için beni öldüren polis, kahraman olacaktı. zeynep eryaşar'ı öldüren polisin, sevim tanürek'i öldüren gemicik sahibi "şehzade"nin, türkmen kasabı barzani'nin kahraman olduğu gibi.