kültürel emperyalizm

entry22 galeri
    15.
  1. ülkemizde "batılı olmak" batının geçirdiği toplumsal aşamaları izlemek,bu ülkelerdeki çağdaş düşünce akımlarıyla ilgi kurmak biçiminde değil, batının yaşantısını yapay görünümleriyle canlandırmak olarak anlaşılmış ve uygulanmıştır.

    1950'lerde bütün dünya gibi ülkemizi de saran amerikan hayranlığı konuştuğumuz dilden, kullandığımız eşyaya kadar her ilişkiye egemen oldu. daha önceleri okullarda okutulan "fransızca" ve "almanca" yerine "ingilizce" yabancı dil olarak önemini artırdı. amerikanın ortadoğudaki yatırımlarında çalıştırılacak ucuz mühendisler ve pazarlama uzmanları yetiştirilmesi için eğitim dili ingilizce olan üniversiteler kuruldu. türk hukuk sisteminde yeri olmayan mütevelli heyetleri eliyle amerikan eğitim sistemine benimsetmek isteyen eğitim vakıfları yaratıldı.

    liselerdeki en başarılı öğrenciler "field service" denilen bir amerikan bursuyla amerikada eğitildi. bunlardan bazı genç kızlarımız, amerikan çavuşlarıyla evlenerek amerikan yurttaşlığına geçti. çıtı pıtı burjuva kızlarının anaları,bir süre amerikalı damatlarıyla övündüler.

    -ne kadar efendi,bir görsen...
    -babası orada çok zenginmiş...
    -kıza bir yazlık ev,bir de araba hediye edilecekmiş...
    -kızın hatırı için müslüman da olacakmış...

    amerikancılık böyle sardı bütün toplumları. bütün yoksul ülkeler, ikinci dünya savaşından sonra bu "barış melekleri" ni bağırlarına bastılar. önce işbirlikçi hükümetler teslim oldu amerikalılara. sonra da o ülkelerin burjuva özentisi kadınları ve kızları...

    büyük kentlerde "amerikan pazarları" kuruldu. buralarda kaçak amerikan eşyaları satıldı. polisler "mevzuatı" hiç düşünmediler. aynı pazarların önünde simitçi çocukları kovalayan belediye zabıta memurları başlarını çevirip kaçak eşyalara bakmadılar bile.bu pazarlarda "loofer" denilen amerikan ayakkabıları, "boot" lar ,"orlon" renkli kazaklar,"blue-jean" adı verilen mavi kot pantolonlar satıldı. gençler bunları giydiler hep.kim ne kadar amerikalıya benzerse o,okadar yakışıklı sayıldı.ve yine bu pazarlarda, hanımlarımız yüzlerine amerikan kremleri, pudralar ve nazik bedenleri için kullanılmış iç çamaşırı aldılar.

    radyolar, diskotekler,plaklar hep amerikan şarkıları çaldı durmadan."rock and roll" lar,"hoola-hoop"lar başını döndürdü gençlerin. amerikalı bir ağır vasıta şoförü elvis presley şarkıları ve gitarıyla girdi günlük yaşantımıza.bas bas bağırdı amerikan şarkıcıları. yapışkan sesli amerikan şarkıcıları duygusal yaşantımızı da etkiledi bir süre:

    -ıf i give my heart to you...

    durmadan döndü plaklar, long playerler çalındı... hoola-hoop çemberleriyle dönüldü, rock and roll danslarıyla sarsıldı toplum. siyaseti ile, şarkısıyla,giyimi ve kuşamı ile esir aldı toplumu amerika. burjuvazi bütün içgüdüsü, kompleksleri ve özlemleriyle, teslim olmaya hazırdı yabancılara.kim ilişki kurarsa ona teslim olur burjuvazi. tanzimatta fransızlara, meşrutiyette almanlara, mütarekede ingilizlere ve çok partili hayatımızda da amerikalılara...
    2 ...