evlat acısı

entry51 galeri
    32.
  1. tarifi olmayan, anne baba olmayan birinin anlayamayacağı, dünyanın en zor ve en kötü duygusudur.

    bakınız, sizler sıcacık yuvanızda oturuyorsunuz belki de. anne ve babalarınız sizler için ne fedakarlıklar yapıyor, nelere katlanıyor hiç düşünmüyorsunuz.
    ben de öyleydim bir zamanlar...

    ve şu an çok iyi biliyorum ki, bir anne ve babanın en çok istediği şey, evlatlarının iyi yetişmesi, iyi yetişmeyi siktir edin, evlatlarının en güzel şeylere sahip olmasıdır.

    bir baba olarak çok net söyleyebilirim ki, beni şu dünyada en çok mutlu eden şey, çocuklarıma birşeyler almak, onları iyi yaşatmak, onları mutlu etmektir.

    ve bir anne ve babanın hiç düşünemeyeceği şey de bir gün evlatsız kalması, evladından bir şekilde ayrı düşmesidir.
    allah kimseye evlat acısı yaşatmasın, kimseyi evladının yokluğu ile sınamasın.

    bir baba olarak şimdi kendimi berkin elvan'ın ailesinin yerine koyuyorum, koyamıyorum da aslında...nasıl koyabilirim, nasıl bilebilirim ki.

    bakınız benim bir oğlum var.
    7. sınıfa gidiyor. geçtiğimiz hafta okulda kardeşi ile kavga etmiş. sonra ben eve geldiğimde annesi ile kavga ederken buldum, olayı öğrendim ve çok sinirlendim. çocukların ikisine de bağırdım çağırdım. sonra hanımla birlikte markete gittik. benim oğlan korkmuş ve evden çıkıp gitmiş. market dönüşü eve geldik çocuk evde yok. siteyi mahalleyi talan ettik yok...

    camiye gittim, parklara gittim yok.

    oğlum yok...o geceleri gidip gidip öptüğüm, bu yaşa getirmek için binbir zahmet çektiğim, hastalığında hastalandığım, üzüldüğünde üzüldüğüm, mutlu olduğunda dünyaları bana veren evladım yok.

    polise haber verdik hanımla, mahallede komşular, biz, 3 tane de polis ekibi ile çocuğu aramaya başladık.

    ağlıyordum, hanımı ise hiç sormayın zaten.

    o anlardan birinde bir an içime bir şey düştü. inanın umudumu yitirdim, aklıma saçma sapan ve feci şeyler getirdim. hayır kendimi geçtim hanımı nasıl zaptedeceğim onu düşünmeye başlamıştım oğlumun yokluğunda...

    işte o umutlarımı kaybettiğim anda anladım evlat acısının ne olduğunu.

    neyse ki ikinci saatin sonunda meğer bizim oğlan mahalledeki caminin ikinci katına çıkmış saklanmış, hatta bir de güzel uyumuş. sonra camiyi kapatmışlar. bizimki cami kapanınca camdan atlamaya kalkmış, ama yüksek olduğundan atlayamamış, camda bekliyor, mahalleden dayının biri bulmuş onu orada. sonra bizi tanıyan mahallenin delikanlılarından biri benim oğlanı almış ve telefonla beni aradı.

    çocuğumun bulunması haberi ile içimde oluşan duygu yoğunluğunun tarifi olamaz. anlatamam bunu teknik olarak mümkün değil zira.

    o an sadece arabanın kaportasına başımı yaslayıp ağladığımı hatırlıyorum.

    oğlumu, canımı kaybettiğimi zannederken tekrar kavuşmuş ve ona sarılıyordum...

    işte benim yaşadığım bir saatlik bilemedin iki saatlik evlat acısı.
    bu iki saatlik evlat acısı tabiri caiz ise anamı sikti arkadaşlar. evet evet...tam olarak böyle.

    ve bir kez daha anladım ki insanın evladından kıymetli hazine, insanın evladından tatlı bir meyve yoktur bu dünyada.

    şimdi düşünüyorum da, berkin elvan'ın ailesini düşünüyorum.
    şu an şu dünyada yerlerinde olmak istemeyeceğim yegane kişiler.

    zira acının en tarifsizini, en büyüğünü yaşıyorlar.

    ve bakıyorum da, evladın ne olduğunu bilmeyen, evlat sevgisi nedir bilmeyen ve insan dahi olamayacak bazı yaratıklar neler neler yazıyorlar şu an.

    ilenmiyorum onlara. zira evlat nedir, evlat acısı nedir bilmiyorlar.

    dilerim kimse evlat acısı yaşamasın.

    analar da babalar da ağlamasın. berkinler hiç ölmesin, protest sanayici'nin çocuğu da bir daha artislik yapıp evden kaçmasın...
    3 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük