fenerbahçe'ye gittiğinde kızdık, iki hafta önce taraftarla beraber burası beşiktaş'ı söyleyip fenerbahçe'ye göndermeyi yapan adamın verdiği bu karara anlam veremedik.
kendisi de çok bekledi, çok istedi inönü'ye geldiğinde küfür kıyamet olsun, o hırslandıkça hırslansın, popülaritesi tavan yapsın, gündemin yıldızı olsun. ama olmadı. günün makarası oldu inönü'de tümer. önce pembe tezkere ile anıldı ardından gitsen ne farkeder kalsan ne farkeder dendi. denildiği gibi de oldu. o beşiktaş o turun galibi oldu, gitse de kalsa da değişmedi hiçbir şey. o dönemin kupa alamayan fenerbahçe'siyle taraftar dalga geçerken "kupayı görenler parmak kaldırsın" diye bağırırken bir sene önce beşiktaş ile kupayı kazanan tümer'e de giydirdi herkes "parmak kaldır tümer, parmak kaldır" diye... olmadı istediği, yediremedi de tüm bunları.
bunları nereden mi biliyoruz? katıldığı programlarda sık sık gitsen ne farkeder kalsan ne farkeder'i anmasından, etkilendim garip oldum diyişinden. neyse olan oldu ne beşiktaşlı tümer oldu kendisi ne de beşiktaş'ın düşmanı tümer. arafta kaldı bu çocuk. en çok da bu koydu ona. ne fenerbahçeli tümer ne beşiktaşlı tümer. yalnızca iyi futbolcuydu tümer, yalnızca...
ama akıllanmamış bu adam. ilk sefer yaptığı hataların farkında olsa da yine yapıyor aynısını. işi futbolculuk ve teknik direktörlük bir adam için "hayatında inter-milan maçı yönetmiş midir acaba ya?" diye soruyor. sen curling'de madalya aldın mı tümer? milli takım kariyerinde gerek hoca gerekse futbolcu olarak yaptıklarına bir bak o "hiç maç yönetmemiş" adamın bir de oynadığı liglere bak kariyerinde. sonra dön bak kendine tümer, yunanistan ligi'nin ancak asansör takımında geçirdiğin yılları düşün.
sen iyi futbolcuydun be tümer ama yalnızca iyi futbolcu.
