Başyapıt. Okumayan insan çok şey kaçırmış demektir.
bu kitabın bireycilige bir saldırı olduğu fikrinede kesinlikle katılmıyorum; jack London hayatı boyunca bireycilik-sosyalizm ikilemi yaşamıştır. her ne kadar eserleri ( martin edenden önceki) sosyalizm içerikli olsada kendi yaşamında bu ikilem hep olmuştur, zira büyük umutlarla kurduğu çiftliğin zarar etmesi, "kendisi" için Amerika'nın en görkemli evini inşaa ettirmeye kalkıp evin yanması jack London'un sosyalistligininde kendisininde sonunu hazırlamıştır.
martin eden jack London'un içindeki bireyciyi haykırmasıdır esasen, dogru ama acı fikir olarak, üstüne basa basa.
zira martin "hayatı tüm yönleriyle anlamış bir adam için evin maddi degeri önemsizdi" derken jack London kendi görkemli evinin yanmasıyla sosyalistligini neredeyse tamamen kaybeden bir adamdır.
Bir başka deyişle boşluğa tırmanışın muhteşem hikayesidir martin eden tam anlamıyla bir boşluğa tırmanış... cehaletin mutluluğuna özenen bir bilgelik...
burjuvazinin iç yüzünü daha önce kendisi için aydınlığı ve üstünlüğü simgeleyen insanların içinin koflugunu anlatması ise benim için pek manidardır, sanki o burjuvaziyi anlatıyorken Türk solunu anlatmiştir sağcı olmayan ama solcuda olamayan birisi olarak bana... o görkemli yaşam tarzının o Aydın görüntünün altında yatan cehalet Türkiye'deki sol burjuvazinin portresinden başka bir şey değildir sanki, memleketin gelişmemesinden yana pek bi dertli olupta marmarayın bozulmasına göbek atarak sevinen iki yüzlü Türk burjuvazisidir sanki ruth ve sınıfı.