sadece insan olduklarını düşünmek sebebiyle bile gerçek durumdur.
şimdi şöyle bir bakalım:
* suriye semavi dinlerin yıllardır birarada gayet güzel yaşadıkları bir ülke.
*alevi, sunni, yahudi, hristiyan, yezidi, türk, kürt, arap vb. birçok tebanın bir arada yaşadığı, köklü bir tarihi olan komşu ülkemizdi.
* su kaynakları sınırlı olmasına rağmen şehirlerine olimpik kapalı yüzme havuzları yaptıran, sporu ve sporcuyu da seven bir ülkeydi (mardin'in tam karşısında 50 km ötede 2 tane olimpik yüzme havuzu olduğunu biliyor musunuz? üstelik halk havuzu bunlar. mardin'de doğru dürüst içme suyu dağıtım şebekesi yokken karşı tarafta olimpik havuz olmasını çok manidar buluyorum)
* kendi komşuları ile çok büyük bir problemi olmayan bir ülkeydi (azıcık ırak'la ve biraz da israil'le atışmışlığı var ama baba esad her zaman bunları bertaraf etmiş, bir iç karışıklık oluşturmalarını engellemişti.)
* sonra bu ülkede birden iç karışıklılar cereyan etmeye başladı.
*bizim hükümetimiz bu iç karışıklıkları destekledi ve muhaliflere silah yardımı yaptı. üstelik biz bu silah yardımlarının ne zamandan beri yapıldığını ya da iç karışıklıktaki payımızın oranını da bilmiyoruz.
*bu iç karışıklıklar bir iç savaş şeklini aldı ve normalde vizesiz olarak iki ülke arasında devam eden seyahat etme özgürlüğünü ülkemiz suriyeliler lehine süresiz uzattı. üstelik herhangi bir gerekçe göstermelerini de hükümetimiz istemedi. (abilik taslıyacağız ya, erdoğan bop eşbaşkanı ya, gelin tabi ülkemize kaçın dedik.)
* sınır bölgelerinde kalacakları düşünülen ve giren çıkan sayısı, gelenlerin yatacakları yerler, verilecek hizmetler düşünülmeksizin her gelene geç dendi. (savaştan kaçan insanlara git memleketinde üstelik de benim desteklediğim bir savatşta öl demek olmazdı. bu konuda kabul edilmelerini normal buluyorum.)
* ancak bu insanlar bir kayıt sistemi dahilinde ve mülteci statüsünde ülkeye alınmadılar.
*şimdi istanbul'un çeşitli semtlerine kadar gelmiş ve kendilerinin suriyeli olduklarını söyleyen ve maddi bir geçim kaynakları olmadığından dilencilik yapan insanlar var.
* bu insanlar kimseye saldırmadılar. bu insanlar zaten çoğunlukla küçük çocukları olan çekirdek aileler.
*kamplarda kalacak yer olmadığından ve devlet onları kamplarda kalmaya mecbur bırakmadığından taşı toprağı altın diye istanbul'a kadar gelmişler.
* çok iyi geçindiklerini bir eli yağda bir eli balda olduğunu iddia edenleri görünce insan haliyle sinirleniyor. kimse 3 yaşında çocuğu dilencilik yapsın istemez ya da sokakta ayazda, karda yatmak istemez.
suriyeli insanları mülteci statüsüne bile sokmayan tayyip'e sormak lazım ''neden?'' diye. çünkü ülkemizde asgari ücret yerlerde ve biz asgari ücreti beğenmiyor bu paraya çalışılmaz diyoruz. o ise bu insanları ucuz işgücü yapıyor.
biz bu adama sana oy vermeyiz alavere dalavere peşindesin diyoruz. o ise 300 tl yardım yapıyor bir suriyeli aileye, gebe bırakıyor kendine, yarın bir gün bu insanları oy yapacak kendisine.
tayyip birkaç bin suriyeli bekliyordu oysa milyonlarca insan kaçtı türkiye'ye. hatırlayın gidip kamplarda konuşmalar mitingler yapmıştı aynı tayyip. cici görünmek istedi. ama artık suriyeliler de onun bu numaralarını yemiyorlar. tayyip suriyeliler arasında da kendisine karşı ciddi bir öfke oluştuğunu görüyor. yakında gözlerinin yaşına bakmadan gönderir hepsini geri merak etmeyin.
ancak şunu da unutmayın, bu insanlar bir diktatörün zulmünden kaçıp bize geldiler, yarın biz tayyip'ten kaçmak istesek nereye gidebiliriz?
komşularla arayı iyi tutmak lazım. gün olur külüne muhtaç oluruz.