Türkiye'de bu kadar çok çekmiş bir tatil beldesi daha yoktur herhalde. Daha dün buradaydım. Bir sürü iyi anımın yaşandığı bir yerdir nihayetinde. Bu yüzden zaman zaman giderim. Ama bu sefer ki iş seyahati nedeni ile idi. 1990'lı yıllardan itibaren Kuşadası'nda hep bir yol yapım çalışması olmuştur. Yine vardı. Ama bu sefer işin bokunu çıkarmışlar. Şehrin ortasından sanki amazon nehri geçiriyorlar. Bir yol yapım çalışması bu kadar plansız, programsız olmaz herhalde. Yapılan çalışmaların şehri ikiye bölmesi üzerine bir taraftan diğer tarafa geçmek için akla karayı seçiyorsunuz. Doğru dürüst bir yönlendirme işareti yok, uyarı işareti yok. insanları kendi kaderlerine terk etmişler resmen. Şehrin sokakları yollarınbı bulmaya çalışan bunun için de öndeki aracı takip ederek derdine medet bulmaya çalışan sürücülerle dolu. Öyle ki biz bir kaç defa camı açıp arkadakinin bizi takip etmemesi için "Biz de bilmiyoruz" demek zorunda kaldık. Yazık ya... Yani bir dönem bu kadar güzel bir yer olan Kuşadası bu kadar mı berbat bir yer haline gelir. Zaten bulabildikleri her yere bina yapmaya adamışlar kendilerini. 70.000 nüfusu var ve yazın bu nüfus 500.000 rahat oluyordur. Ama şehrin imkanları bu insanı yükünü taşımaktan çok uzak. Eğer taşıması için bir şeyler yapılırsa Kuşadası da eskisi gibi kalmayacak. Giderek daha da bozulacak. Kuşadası'na karşı karışık hisler besliyorum hep. Sanki çocuğunuz kötü yola düşmüş gibi. Yine de benim için yeri hep ayrı kalacak; içinde taşıdıklarından dolayı.