çok sevilen bir arkada$ın dogum gunu vardır. izmir'lerden kalkılıp istanbul'a dogum gunune gidilir.*. özlenen herkes oradadır. önce karaköy'de güzel bir cafe'de kutlanır 70-80 kişi.
göze bir kız çarpmaktadır. çok da fazla ilgi cekmemekle birlikte dogum gunu sahibinin yanında oturmasıyla gözler yavaş yavaş ona kaymaktadır. kızın utangac bakışları dikkat cekmistir.
yanına oturulur ancak havadan geçilemediği için bakılmamaktadır. zaten izmir'E dondukten sonra da bir daha görülemeyecegi icin cok da sorun edilmemektedir.
akşam 11 gibi mekandan kalkılır. evine gidecek olanlar döner daha takılmak isteyenler ise taksim'de bir cafede oyuna, şamataya devam edeceklerdir.
taksim'in ortasında bir cafe'ye gelinir. 30 kişilik kadro korunmaktadır. oturulur hep beraber tabu oynanmaya ba$lar.
dogum gununun kutlandıgı mekanda göze carpan kız da oynamakta ve kacamak bakı$lar atmaktadır arada..
gercek dikkat nesneleri anlatmaya calı$ırken yuzunde olu$an tatlılıkla oluşur. bakmaya doyulamamaktadır artık.
eğlenilmiş, herkes köşesine cekilmeye baslamıstır. kızımız karşıda birisiyle tavla oynarken içi saran kıskançlık ise had safhaya ulaşmış, ulan yoksa asılıyor mu eleman düşüncelerine sevketmiştir.
artik gözler tamamen istem dışı ordadir. allah'a yalvarılmaktadır. eleman'in işi çıksa acilen defolsa ben atlasam ben devam edeyim diye dua edilmektedir.
o anda kendisini daha sonraları cok feci cezalandıracak olan, o anda bu faniyi sevindirmeyi başarmış ve eleman saatine bir an bakıp "ulan son dolmuş kaçıo muzaffer gidioz" nidalarıyla kızımızın yuzunde hafif bir burukluk bırakarak kaçmıştır.
kızın önünde boş bir tavla ve onunda önünde kapanmayı bekleyen büyük bir boşluk vardır.
hemen ayaklanılıp "istersen ben devam edebilirim" denilir.
kız çok şaşırmıştır. bir iki saniyelik tatlı bir bakıştan sonra tabii ki diyerek başlanır.
muhabbet kurulmuş, kız tavlada 5-0 yenilmiştir ancak anlattığım hikayeler yüzünden gülmekten de yerlere yatmıştır. olmuştur, muhabbet kurulmuştur.
başka bir köşeye çekilip yanyana oturulur biraz ortam slowla$tırılarak ** komiklik havası ortamı cool bir havaya bırakmıştır.
"ya canım accaip içmek istedi bu akşam" diyerek konuya adım atılır. kız önce "ya çok da geç oldu aslında ben de cok isterdim ama yetişemeyiz ki" diyerek tatlı şekilde reddeder. üstelenmemesinden sonra ise ani bir manevra ile "ya aslında yetişebiliriz sanırım" der.
tek sorun etraftakileri kandırmaktır.
dogum günü sahibine ;
"ya ba$kan biz cok acıkmışız nur'la bir şeyler yiyip gelicez bekleyin" denir.
dogum günü sahibinin götlüğü üzerindedir " ulan ben de acıktım gelsem mi" diyecek olur, "aslan sen acıkmadın biz acıktık bekle adabınla" diyerek kızın gülücükleriyle mantolar giyilir.
izmir'li olmanın verdigi rahatlıkla olsa gerek geç saatte istiklalin renkli sokağinda salinmaya baslanır ilk görülen bara girilir.
kız aslında alkolden pek hazzetmemektedir, bellidir ancak çözüm hic tükenmez.. bana güven denilir devam edilir.
fani kahramanımız " süprizini" bailey's olarak sunar bu guzel kıza. kız ise tadınca mest olur, güveni boşa cıkmamıstır. ortam loştur. o gün tanışılan kız ise sanki dünyanın en şeker kızıdır ve seninledir.
aşk meşk konuları açılır, kızımız ise anlattıkca kahramana daha bir vurulmaktadır, hissedilmektedir.
çıkışta yardım bahanesiyle tutulan el bırakılmaz istiklal caddesinden elele dönülür cafe'ye...
kapıya yaklaşılır el bırakılır. kapı açılır. zaten tamamı tanıdık olan ahaliden bir alkış kopar anlamlı.. utanılır..
ancak bu utanç kalmayacaktır burda... mutluluğu veren allah almasını da bilecektir bu faniden...
kıza yol verilerek inmesi seyredilirken merdivenleri atılan ikinci merdivende ayağiniz kayarak tahta zemine bir mozale daha bırakmıştır. az önce sizi agzında sigaralarla ayakta alkışlayan kızlı erkekli gençler artık götleri yırtılıncaya kadar gülüyor, işin kötüsü bir an göz göze gelinen kızımız eliyle agzını tutmuş yarı şaşkın, yarın kendini gülmemek icin kasar haliyle size bakıyordur. ince bir örgü, ninenizin size tek tek ördüğü kalın bir atkı gibi yarattığınız karizma tek saniyede hallaç pamuğu gibi sökülmüştür.
o an çok yalvarırsınız allaha al şu canı diye.. duymaz sizi.. koşup bir an atmak gelir kendinizi istanbul'un açılmakta olan trafigine... beceremezsiniz.
komikmiş gibi ufak bir sırıtmayla kalkar şımarıklığa vurmuşsunuzdur ama çok zor unutursunuz o anı çook... !