günlerden salı. üç delikanlı yeni tuttukları evlerinde, havaların da sıcak olması nedeniyle yarı çıplak bir şekilde, temizlik yapmaktadırlar. derken kapı çalar. içlerinden birisi koşarak kapıyı açar ve sarışın, uzun boylu, balık etli, hafif dekolte giyimli bir hatunla yüz yüze kalır. kız tuz istemektedir. kızın sesini duyan diğer delikanlı, merakından olucak, o da koşarak kapıya gelir ve hayin hayin sırıtır. hemen mutfaktan bir tuzluk kaptığı gibi genç bayana tuzluğu verir. ayak üstü bi konuşma başlamıştır kapı önünde. mutfakta bulaşık yıkamakta olan diğer arkadaş da uzaktan bu olayı ilgiyle izlemektedir. beş on dakika sonra kapı kapanır ve elmanlar içeri güle oynaya geçerler. yüzlerinde bir zafer kazanmanın verdiği gurur ve sevinç vardır. bulaşık yıkamakta olan arkadaş dayanamz sorar
+ arakdaşlar sizi takdir ediyorum, çok rahattınız konuşurken, ben olsam konuşamazdım, çekinirdim.
- olum ne var bunda utanılacak, anlamıyorum allah aşkına, medeni olmak lazım.
* yaaa abicim bırak allah aşkına bunu, nasıl taş gibi hatundu, olum fenaydı yaa içimin yağları eridi.
+ nasıl abii yaa, ne hatunu, o travestiydi, siz hatun mu sandınız sesinden de mi anlamadınız. ha! ha! ha!
- yapma allah aşkına yaaa, harbi travestimiydi lan.
+ evet abi travestiydi şahsen kendileri.
(diğer eleman hala olayın şokunu üstünden atamamış ve kafasında bulmacanın parçalarını birleştirmeye çalışmaktadır ve sonunda aradığı cevabı bulur)
* nasıl olur abi ama memeleri vardı yaa, böyle kocaman kocaman.
(bu arkadaş bir daha hiç tek başına apartmanda dolaşamayacaktır)