türklük

entry144 galeri
    78.
  1. Eskiden "Türk Erkeği" denilince akılda mert, namuslu, haksızlığa boyun eğmeyen, içi dışı bir, delikanlı; kısacası adam gibi adam bir profil belirirmiş akıllarda. Türk olmak, Türk erkeği olmak gurur verici bir şeymiş ki yabancı bir ülkede "Ben Türk'üm." diyen bir adam gördüklerinde akan sular dururmuş.

    Şimdi ise "Aa Türk mü? Aman olmaz bir şey. Aklı fikri yatakta erkek modeli işte. " gibi cümleler söz konusu. Erkek her şeyi yapar. Yer, içer, yatar... Neymiş? "Erkeğim ben, istediğimi yaparım." Ne güzel göstermiş Cem Yılmaz. Eli görüyor musun? Bak.

    Türk kadını ise asil, ağırbaşlı, hanım hanımcık ama bir o kadar da güçlü; Gayet zarif, yerini bilen, saygılı bir karaktere sahipmiş. Sadakat kelimesinin eş anlamlısıymış adeta. Ve bununla beraber çalışkanlık kavramı da ön plandaymış hatun kişisinde.

    Günümüz Türk kadınında ise akim olan düşünce özetliyor belki de :"Ay ben bizimkine iki naz yapar onu parmağında oynatırım." Ne kadar acı verici bir durum. Aman eli sıcak sudan soğuk suya girmesin. Aman aç kalmasın. Aman sabır nedir bilmesin. Dişiliğini kullanarak her istediğini elde etmek ve sabır kavramından bihaber olmak hangi çirkin akla hizmet?

    işin en acı tarafı ise gençlerimizin bu gözle görülür değişimin farkında olduğu halde değişim için çaba göstermemesi. Yahu ben cidden merak ediyorum. Acaba değişmek işlerine mi gelmiyor yoksa "Türklük" kavramının adının kirlenmesi umurlarında mı değil? Henüz hayatının baharında bir genci kendi neslinden, ırkından utandırmak kimin haddine? inanılmaz bir değişimin içine girmişiz. Herkes değişime kendinden başlasa, daha güzel bir ırk haline gelsek, eski halimize dönsek, zaman makinesi bulunsa... Ne diyorum ben? "Hayallerle yaşayanı gerçekler tokatlar." sözü geldi aklıma. Bu ülkede otorite meraklısı, saygısız, patavatsız kadınlar ve uçkur düşkünü, arsız, patavatsız kadınlar; uçkur düşkünü, arsız erkekler çoğunlukta oldukça değişim olur. Tabii ki olumsuz yönde olur. içim acıyor böyle bir neslin bu hallere düşmesine. Değişen fikirlere, ilişkilere, aşklara.

    son noktayı koymadan önce her şeyi özetleyen, Serkan Uçar'ın şiirinden bir kesit :

    "Ne zaman, o senin bildiğin zaman,
    Ne sevda, gördüğün masallardaki, eskiden.
    Eskiden halı tezgahında dokunurdu aşklar,
    Nakış nakış, körpe kız ellerinde.
    Mendillere yazılırdı isimler, yüreklere kazınırdı gizlice.
    Sevdalılar asil ve de yürekli.
    Sevdalar, kavgalar, aşklar iki kişilik.
    Oysa şimdi çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
    Meşru sevdalardan gayrimeşru acılar doğuyor kundaklara, günahkar gecelerden."
    0 ...