yarım kalan bir aşk hikayesi

entry145 galeri
    112.
  1. (bkz: devam ediyor)

    unuttum sandığım bir anda acı bir fren sesiyle gelen bir aşktı bu. hafızamı şöyle bir yokladım, aslında gerek yoktu hafızamı yoklamama, her an, o anı yaşıyor gibiydim..

    yıllar önceydi. bu yıllara nazaran epey mutlu olduğum zamanlar. ya da mutlu olmanın ne demek olduğunu bilmediğim zamanlar. yine yağmurlu bir gündü. o günü bugünden ayıran şey gökkuşağıydı. iki tane birden gökyüzüne bir gerdan misali asılı duruyorlardı. bu manzara bile beni mutlu etmeye yetiyordu o zamanlar. şimdiyse yalancı bir gülümsemeye yeter belki..

    ütüsüz bir gömlek, ütüsüz bir ceket ve soluk bir kot pantolon. dişimi yeni fırçalamış, doğruca evden çıkmıştım. dışarıda mis gibi bir hava vardı. ılık bir rüzgar, ılık bir yağmura karışmıştı. "iyi ki sabah çıkarken yüzümü yıkamamışım." diye düşündüm. yağmurda yıkanmak kadar temizi olamazdı. her şey gerçekten güzel olacak diye bir cümle kursalardı bana daha önce. o gündü belki de, o her şeyin güzel olacağı gün.

    arkadaşlarım, eve yürüme zamanıyla on dakika kadar uzaklıkta bir kafede beni bekliyorlardı. hem alışkanlık hem başkasını bekletmeme isteğim hızlı hızlı yürümem için yeterli sebeplerdi. yolda yürürken gülümsediğimi o gün otobüs durağının camından yansıyan yüzümü görmemle fark ettim. evet mutluydum işte.

    gökkuşağı yerdeki su birikintilerinden yansırken gözüme daha da mutlu oluyordum. her zamanki kısa yoldan gitmek yerine uzun yolu tercih ettim, zaten vaktim daha vardı. uzun yol bir okulun önünden geçiyordu. ilkokul öğrencilerinin çıkış saat gelmişti anlaşılan. veliler okulun önünde ayrı bir kalabalık oluşturmuşlardı. bir öğrenci gördüm, kahkahalar atan arkadaşları arasında mahcup ve mahzun bir çocuk. ne olduğunu merak ettim. dalga geçiyor olmasınlardı. bir şeyler yapmak istedim, okulun duvarına yaslanıp olacakları izlemek için bekledim.

    yaşıtlarına göre ufakça bir çocuktu bu. galiba yaşıtlarıydı o çevresindekiler. kıvırcık saçlı, oldukça beyaz tenli, ilk görüşte şımarık bir karakter uyandıran bir erkek çocuğuydu bu. yaşı yedi ile dokuz arasında olmalıydı. arkadaşları on bir on iki yaşlarında gösteriyordu. bir zaman sonra arkadaşları yavaş yavaş dağıldı. yalnızca bu çocuk kaldı. annesi babası yol üstünde olmalıydı, bir işi çıkmışlardı besbelli. biraz daha sonra yaşlı bir kadın geldi. minik çocuğun ellerinden tuttuğu gibi geldiği yöne yürüdüler. peşlerinden gitmek istedim, gitmedim.

    (bkz: devam edecek)
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük