ister erkek olsun ister kadın, bir insanın karşısındakine huzur verebilmesi için, önce o huzura kendisinin sahip olması ve yaşantısının her anında bunu güçlü bir şekilde hissediyor olması lazım. hayatta ne istediğini bilmesi ve onu elde etmek için bilnçli bir şekilde emek harcıyor olması lazım. çok güçlü olması lazım. bu güç; kaslardan ya da paradan gelen zahiri bir güç olmaktan öte, hayatın gerçek sorunlarına karşı edinilmiş bir yaşam gücüne benzer.
huzurun tarifini kimse yapamaz. karanlık mağarada file dokunan insanlar gibi, herkes kendi dünyasındaki huzurun resmini ortaya koyar. kimisi yatlar ve katlar sayesinde huzura kavuşacakken, kimisi kendisi için mahalleye bıçak çeken delikanlıya, kimisi güzel şiir okuyan bir romantiğe verecektir huzur defterini. artık o ne doldurursa kabulüdür. onun huzuru da odur.
ama en çok da huzursuz kadınlar, huzur veren erkeklere meyilldir. diğer ilişkilerinde hayli yıpranılmış, nihayetinde aşktan ve sadakattan başka bir şey olmadığı anlaşılmış bir "dönüş yolculuğunda" sadece otobüsün camına yaslama isteğidir o deli başı. huzur aramak, eve dönmektir. ait olunan yere, çocukluğun geçtiği avlulara, yıkanmış çamaşır kokan beyaz bahçelere..
huzur veren erkek; aynı zamanda huzur da almak isteyen erkektir.