hep en uygunsuz zamanda başa gelir. en çok ihtiyaç duyduğumuz anda bizi terk eder sakin duruşumuz, çevreye uymak için gerekli olan aklımız en çok bu zamanlarda uçar gider, bizi yalnız bırakıp yerin dibimize girmemizi sağlar. en beteri de konuşurken saçamaladığını fark edip, bir türlü duramamaktır. saçmalıyorsun madem, sus dimi? ama bu anda ilahi bir emir gelir sanki, durulmaz, saçmalanır, rezil oldum ya diye dolaşılır ortada. platonik aşkın olmazsa olmazlarındandır. saatlerce yolunu gözlediğiniz kişiyi bir anda karşısında görünce, saçmalar insan, bu böyledir işte. değişmez. zaten öyle bir andan karşınıza çıkar ki o, kendi sakızı en büyük balon yapabilme rekorunuzu kırdığınız anda belirir karşınızda mesela. siz sakızı indirip durumu toparlamaya çalışırken, saatlerden beri bu an için mi bekledim ben diye sinir olunur( hatta ben size garanti veririm bu durum yaşandıysa eğer, o sizi 20 dk sonra bir daha görecektir, yine ağzınızda sakızla ve yine dalga geçecektir). zaten her durumda da böyle aksilikler olacığından, konuşmaya hep 1-0 başlanır ve öyle gider. susabilmek güzel şeydir bazen.