Tasmasını terk etmiş bir köpek gibiyim; şimdi ne yapacağını bilemeyen ve oradan oraya koşuşturan dört ayaklı ulumayım. Bağlılığının bağımlılığı olduğunu düşünüp onu geride bırakmış -elbette birkaç denemeden sonra- lakin şimdi, bu, tanımlanamayan an biriminde, kendi yuvasını inşa etmeye çalışan bir esir hürüm. Saatler dahi geri dönüyor; her defasında ilerleyen bir zamanmış gibi görünmesine karşın, hep yeniden başlıyor. Zaten asıl derdim, bir'den iki'ye neden döndüğüm? Üç'ü ne zaman geçtik de bir'e vardık? Arada kaybolan bir zaman, zaman kaybı mıdır?