ilkokul çağlarında yaptığımız eylemdir.
o zamanlar şimdiki gibi değil, büyükçekmece bile yazlık mekan olarak geçiyor. denize giriliyor rahat rahat. it kopuk yok şimdiki gibi.
ilkokul çağında bir velet olarak denizde en büyük lüksünüz bakkaldan aldığınız plastik top. şimdiki gibi kumandalı deniz araçları filan hak getire. tek tük var ama türkiye de yok. almancılar getiriyor, sadece de kendileri oynuyor, kimseyle paylaşmıyor.
sokaktan bulduğunuz çuval parçası veya ince bir havlu gerekiyor ağ niyetine. bir tane kova, yarısı su dolu olacak. bir tane, mümkünse aynı boyda, arkadaş. aynı boyda olmayınca sorun oluyor çünkü, senkronize olamıyorsun.
havluyu ince kenarlarından karşılıklı tutup, gerdirip, yere diklemesine bir şekilde denizin dibini tarayarak gelirsiniz. su pırıl pırıl, ufak balıklar gelir o ağın içine. kıyıya yaklaştıkça arkadaşınızla aranızdaki mesafeyi daraltıp havlunun az biraz bollaşmasını sağlarsınız ki balık aradan kaçmasın. en sonunda kıyıya varıp yere paralel tutarsınız havluyu, sular süzülür, balıklar içinde kalır.
balık dediysek 3-4 santimlik şirinler. kovaya atıp, bir tur daha yaparsınız, bir tur daha, bir tur daha derken güneş sırtınızı ıstakoz kıvamına getirmeye başlar. oyun biter, balıklar salınır, bakkaldan alınma plastik top kapılır, yüzmeye başlanır.
top oynarken, top arada almancının teknesine çarpar.