insanı, ölü bir akvaryum balığı gibi hayatın yüzeyinde bırakır.
Genel bir güvensizlik içinde olan insanların çıkış kapısı yalnızlıktır. -buna bir Çıkış kapısı demek doğru mu bilemiyorum.-
yalnızlık gereklidir elbet, lakin fazlası hastalık yapar. -çoğu şeyde olduğu gibi.-
insanlarla etkileşimde ilk temas zamanlarında ne güven ne de güvensizlik gereklidir. ikisi de absürd durabilir.
şöyle ki: insanların geneline fazlaca güvenirsen, aptal ve çabuk kandırılır hale gelirsin ve dosteyevski'nin 'budala'sından farklı biri olmazsın. kurnazların tanımıyla ''kolay kandırılır, aptalın teki'' olursun. pek de kızmamak gerekir onlara, hayat, kavga gerektiren bir oyun ve kavgayı hilesiz oynayanlar ateşle barut icad olmadan önceydi... lafın özü: her önüne gelene koşulsuz güvenmemek lazımgelir.
sürekli bir güvensizlik içinde olmak ise belki de diğerinden daha berbat bir durumdur.
beyin sürekli bir endişe ve rahatsızlık duyar, en sevdiğiniz insanla olan ilişkinizi dahi yüzeysel yaşar, sevginin, paylaşımın derinine nüfuz edemezsiniz. kim bilir? paranoya olmak için gün sayıyorsunuzdur belki de.
yazmaya başlarken kısa ve öz yazayım dedim demesine de, olmadı. cümle cümleyi doğurdu, uzadı.
buraya kadar okuduysanız, en azından aşırı güvensiz olmadığınızı söyleyebilirim.
aptalca bir öngörü diyebilirsiniz buna, fakat aşırı güvensiz insanın bir özelliği de fazlaca aceleci olması ve uzun yazıları okumamasıdır.
sonlandırmak gerekirse:
her şeyden önce güvenmeye güvenmek gerekir.