talihsiz olaydır. günümüzde zıvanadan çıkmış öğrenci sürüsünü durdurmak için belki öğretmenlerimizin çaresiz bir şekilde başvurduğu yöntemdir. Üniversite yıllarında eğitmenlerin kafasına doldurulan onca zırvadan sonra doğal olarak eğiticilerimiz kendisine gerekli olan terbiye yöntemini bilememektedir. Bir çocuğun aksi hareketler yapmasına neden olan sebepler araştırılmadan, arkadaş çevresi incelenmeden ve asla cevap hakkı tanınmadan kaybolmaya başlamış olan bireye ancak köstek olursunuz. Okullarda sinek avlayan rehberlik servisleri ne hikmetse hiçkimsenin dikkatini çekmemektedir. belki de burada en büyük görev okul müdürlerine düşmektedir.
Bir çivi bir nal, bir nal bir at, bir at bir süvari, bir süvari bir birlik, bir birlik bir ülke kurtarır mantığını oturtamazsak dayak müptelası olmuş bu öğrencilerin vebali üzerimizdedir.
ilkokul yıllarımdan hatırlıyorum. Birleştirilmiş sınıfta iki sınıf beraber okuyorduk. ikiler ve üçler. Bir ders ikilerle bir ders üçlerle işlenirdi. Yıllar yılı dağ köylerine kazık çakmış öğretmenler o tabiatta iyice vahşileşmişlerdi. Dayak atmak için trampet sopası vardı öğretmenin. Bir kişinin yaptığı hatadan dolayı sorumluluk tüm sınıfa yüklenirdi. hata derken çıt çıkarmaktır o. ezik köy çocukları evde gördüğü baskıdan dolayı zaten uslu pusludur. Velhasıl trampet sopasıyla bütün sınıfa girişirdi öğretmen. Öğretmenin hakkını yememek lazım. kendi raconuna ters düşen öğrenci, ikilerden ise üçler dayak yemezdi. herkes keni sınıfından sorumluydu. En son matematikten yüz aldığım için aferin demişti. o sırada tokat vurdu bir tane yüzüme. parmağı da gözüme girdi afedersiniz.
Bir kış günü her ne sebeptense başladı yine sıra dayağı. trampet sopasının ellere inerken vup vup diye çıkardığı ses baştan psikolojik baskı oluşturuyordu insanda. Biz dayağımızı yedik. ondan sonra öğretmenin çocukları için dışarıda soğuk suda yer elması yıkayan arkadaşlarımız geldi sınıfa. elleri donmuş, uyuşmuş ağlayacaklar neredeyse. Bir de o sobada ellerini ısıtmaya kalkınca iki arkadaşımda inlemeye başladı. Sıra dayağı bunun adı. suçlu olman önemli değildir. o iki arkadaşım malum sızılarına rağmen yediler trampet sopasını. unutulmuşluğun bir karedeki resmiydi orası. bu böyle gitmemeliydi. Nasıl bitti o çile? Bir başka okulda görev yapan annem ve babam okula gitmeden önce beni karyolanın altında gördüler. Ne yapıyorsun diye sordular. okula gitmeyeceğim dedim. kararlıydım. o güne kadar korkumdan hiçbir şey söylememiştim fakat artık bardak taşmıştı. bir süre sonra karyolanın örtüsünü bizim trampetçi bayan öğretmen kaldırdı. saçları bile gözümün önünde. hadi sınıfa dedi. çıkmadım gün boyu oradan. o günden sonra dayak yemedik sınıfta.
Dayağın kaldırılması için kanunlar hazırlanıyor. sözde yasak günümüzde. en başında ben destekliyorum. çözümü dayak değildir diyorum dilim döndüğünce. çözümü aldığı parayı hak edebilecek öğretmenler yetiştirmektir. anne gibi anneler, baba gibi babalar yetiştirmektir.
Bir ülkeyi bitirmek için çocukları zehirlemenin yeterli olacağı görüşündeyim. bu 50 yıl sonra tüm ülkenin zehirlenmesi demektir. Bu bilinçle yetişecek pırıl pırıl nesillerin geleceğe umutla ve güvenle bakması dileğiyle.