Rivayet odur ki, Kanuni Şehzade Mustafa'nın katili olduktan sonra ağlamış, cenaze namazını kendisi kıldırmış, ağlamaktan helak olurken Damat Rüstem Paşa'nın "Hünkarım dirayetli olunuz" minvalindeki telkinine, "konuş Rüstem konuş; devlet de oğul da senin değil nasılsa" demiş.
Sonra bu müşfik (!) baba diğer oğullarının saltanat kavgasında ne yapmış? Liyakatı, seveni, tebaanın teveccühü Selim'den katbekat fazla olan Şehzade Bayezid'i abisiyle olan kavgasında ezmiş, ezmekle kalmamış Sarı Selim'in Bayezid'i ve kaçarken Amasya'da bıraktığı kundaktaki evladını bile boğmasına göz yummuştur.
Tüm bu olanları büyük devlet adamlığı martavalları ve " adam devletin, ümmetin geleceği için kendi oğlunu bile feda edebilmiş" zırvalarıyla yutturmaya çalışmak da olsa olsa riyakarlık ve yalakalık olur. Hepimiz biliyoruz, tarih kazananlar tarafından yazılır. Bu olaylarda da aynısı geçerlidir; Kanuni, Hürrem, Rüstem, Hatice ve Selim kazanmış, tarihi de istedikleri gibi yazmışlardır. Çok uzağa gitmeye gerek yok; Kanuni'nin babası Yavuz Sultan Selim kendi babası II.Bayezid'e isyan edip tahtı zorla ele geçirmese, o da Şehzade Mustafa gibi, asi Şehzade Selim olacaktı. Ama isyanı başarılı oldu yavuz sultan selim han oldu.
özellikle şehzade mustafa'nın ölümünün ardından tebaanın, sanatçıların nasıl bir üzüntüye düştüğünü göstermesi açısından tek bir örnek bence yeterli. 46 yıl osmanlı imparataorluğunu yönetmiş, lakabı muhteşem olan bir cihan padişahı için döneminde yazılan mersiye sayısına bakın, bir de veliaht şehzade olarak ömrünü tamamlayan, ömrü babasının saltanatından kısa sürmüş bir asi şehzade için yazılan mersiye sayısına bakın. sonuç uzak ara şehzade mustafa lehinedir. tabi 16.yy'da tweeter, sözlük, gazete falan yok. insanlar tepkilerini, hem de ölümleri bir faninin iki dudağı arasındayken bile bu denli net bir şekilde verebiliyorlarsa ortada gerçekten ziyan edilmiş bir hayat, kökü dinamitlenmiş bir devlet ve mazur görülemeyecek bir ihanet var demektir.