bizim alimlerimiz; zarurî fıkhı, kelamı ve tıbbı farz-ı ayn sayar. yani namaz kılmakla aynı derecede farz. coğrafyayı, astronomiyi, edebiyatı, tarihi de farz-ı kifaye sayar. farz-ı kifaye, farz-ı ayn'dan zayıf olsa da sünnetten güçlüdür. bu farz-ı kifaye ilimlerin içine girmeyen tek ilim dalı: büyü, sihir, tılsım gibi şeyler ve astrolojinin hurafe kısımlarıdır. yani, ''venüs şuraya geldi bu ay kıyamet kopacak'' tarzı gaybî işaretler alabildiğini iddia etmeyi sağlayan hurafeleri öğrenmek haramdır.
islam'ın ilim konusunda ince bir anlayışı var. ''ketm-i ilm'' vardır mesela. bilginin gizlenmesi. kelamın ileri safhalarını öğrenmek; alimlere farz, sokaktaki bakkal necmettin efendiye mekruhtur. çünkü bakkal necmettin efendi kelamın ileri safhalarındaki bilgileri ''hazmedemez''. islam'da bilgiyi öğrenmek kadar, hazmetmek de önemlidir.
''bilim için bilim'' yoktur islam'da, ''hayat ve uhrevî alem için ilim'' vardır. bilim ile ilim farklı şeylerdir. rosenthal, islamiyet'te ''ilim'' diye bir şey olduğunu bulduğunda şaşırmış ve bunun ingilizce karşılığını tam olarak bulamadığını söylemiştir. en yakın sözcüğü şöyle tespit etmiş: knowledge...