bir kere kabul etmemiz gereken ilk tesbit; türkiye nin muhafazakar sağ yapıda bir ülke olduğudur. bugüne kadar çoğunlukla sağ partilerin iktidara gelmesi bunu açık seçik ortaya koyuyor.
ikinci tesbit ise türkiye de sağ iktidarların ülkeye birşeyler kazandıramadığı, her sağ parti iktidarından sonra ülkenin avrupadan bir adım daha uzaklaşıp ortaduğuya bir adım daha yaklaştığıdır.
sağ partiler hemen hemen hep aynı söylemlerle gelir ama söylemlerini gerçekleştirmek yerine yandaşlarını kalkındırma derdine düşerler. ülkenin muhafazakar yapısını iyi bilen sağ partilerin hiç bir icraat yapmasalarda sadece muhafazakar sağcılardan oluşmuş kemikleşmiş % 40 oyları vardır. bu taa adnan menderes den beri süregelen bir adettir.
türkiye de muhafazakar sağ olarak iktidara gelebilecek en uç partisi olan akp nin iktidara gelmesiyle sağ seçmenin parti arama uğraşı sona ermiştir. çünkü akp en muhafazakar eylemleri yapıp en kapitalist yöntemleri uygulamaktadır.
ama 12. senesini dolduran akp de artık halkı oyalayacak söylem kalmamıştır.
yolsuzluk ve medya baskısı ile anket şişirme olayları patlayan akp sona doğru yaklaşmaktadır.
cemaat in kuracağı akp tarzı muhafazakar bir parti akp yi sıfırlayacaktır.
bu döngü böyle sürüp gidecek her gelen sağ parti ülkeyi biraz daha ortadoğuya yaklaştıracak, biraz daha yandaşlarını zengin edecek ve sonunda halk uyanınca gidecektir.
bu döngüyü terse çevirmenin tek yolu artık sol bir partinin türkiye de tek başına iktidar olmasıdır.
mutlaka sol partinin içinden de hırlısı hırsızı çıkacaktır ama daha özgür bir halk, daha özgür bir basın buna izin vermeyecektir.
türkiye biraz daha avrupa ya yaklaşacak ve bataklığa dönmüş ortadoğu cehenneminden uzaklaşacaktır.
eğitim dini temeller üzerinden değil bilimsel temeller üzerinden sağlanacaktır.
sadece patronlar, yandaşlar değil; işçi, köylü, memur, emekli yani bütün emekçiler hakettiklerini alacaktır.
çünkü;
sağ partiler sermayenin, patronun
sol partiler ise emeğin çalışanın temsilcisidir.