terkib i bend

entry8 galeri
    4.
  1. terkib-i bendin devamı:

    viii
    her şahsı harîm-i hakk'a mahrem mi sanırsın
    her tâc giyen çulsuzu edhem mi sanırsın

    dehri araşan binde bir âdem bulamazsın
    adem görünen harlan âdem mi sanırsın

    çok mukbili gördüm ki güler içi kan ağlar
    handan görünen herkesi hurrem mi sanırsın

    bil illeti kıl sonra müdâvâta tasaddî
    her merhemi her yareye merhem mi sanırsın

    kibre ne sebeb yoksa vezirim deyu gerçek
    sen kendini düstûr-ı mükerrem mi sanırsın

    ey müftehir-i devlet-i yek-rûze-i dünya
    dünya sana mahsûs u müsellem mi sanırsın

    hâlî ne zaman kaldı cihan ehl-i tama'dan
    sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın

    en ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun
    sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın

    bir gün gelecek sen de perîşan olacaksın
    ey gonca bu cem'iyyeti her-dem mi sanırsın

    nâmerd olayım çarha eğer minnet edersem
    çevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın

    allah'a tevekkül edenin yaveri hak'tır
    nâşâd gönül bir gün olur şâd olacaktır.

    ix
    pek rengine aldanma felekeski felektir
    zîrâ feleğin meşreb-i nâsâzı dönektir

    yâ bister-i kemhada ya vîrânede can ver
    çün bây ü gedâ hâke beraber girecektir

    allah'a sığın sahs-ı halimin gazabından
    zîrâ yumuşak huylu atın çiftesi pektir

    yaktı nice canlar o nezaketle tebessüm
    şirin dahi kasd etmesi cana gülerektir

    bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma
    zer-dûz palan vursan eşek yine eşektir

    bed-mâye olan anlaşılır metiis-i meyde
    işret güher-i âdemi temyize mihektir

    nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir
    tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir

    nadanlar eder sohbet-i nadanla telezzüz
    dîvânelerin hem-demi dîvâne gerektir

    afv ile mübeşşer midir ashâb-ı merâtib
    kânûn-ı ceza âcize mi has demektir

    milyonlaçalanmesned-iizzetteser-efrâz
    bir kaç kuruşu mürtekibin câyı kürektir

    iman ile din akçadır erbâb-ı gınada
    nâmûs u hamiyyet sözü kaldı fukarada

    x
    ikbâl için ahbabı siâyet yeni çıktı
    bilmez idik evvel bu dirayet yeni çıktı

    sirkat çoğalıp lafz-ı sadâkat modalandı
    nâmûs tamam oldu hamiyyet yeni çıktı

    düşmanlara ahbabını zemm oldu zerafet
    dildârdan agyâra şikâyet yeni çıktı

    sâdıkları tahkîr ile red kaide oldu
    hırsızlara ikram u inayet yeni çıktı

    hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi
    hâinlere amma ki riâyet yeni çıktı

    aciz olanın ketm olunur hakk-ı sarîhi
    mahmîleri her yerde himâyet yeni çıktı

    isnâd-ı ta'assub olunur merd-i gayura
    dinsizlere tevcih-i reviyyet yeni çıktı

    islâm imiş devlete pâ-bend-i terakki
    evvel yoğ idi işbu rivayet yeni çıktı

    milliyyeti nisyan ederek her işimizde
    efkâr-ı frenge tebaiyyet yeni çıktı

    eyvah bu bâzîçede bizler yine yandık
    zîrâ ki ziyan ortada bilmem ne kazandık

    xi
    zahirde görüp bizleri sanma ukalâyız
    biz bir sürü âkil sıfatında budalayız

    akil denilir mi bize kim hâli bilirken
    dildâde-i âlâyiş-i nîreng-i hevâyız

    yârân-ı vatandan bizi özler bulunursa
    düştük sefer-i gurbete muhtâc-ı duayız

    terkîb-i acîbiz iki hâsiyyetimiz var
    ahbabımızın devletiyiz hasına belâyız

    küncîde durur hırkamız altında künûzât
    dervişleriz gerçi nazarda fukarayız

    ukbâya yarar bir işimiz yok ise bârî
    azâde-dil-i şâibe-i zerk ü riyayız

    devletlülere bizleri tahkir düşer mi
    biz âciz isek de yine mahlûk-ı hüdâyız

    bir âfet-i hunhara esîr oldu gönül kim
    her nâzına her lâhzada bin kerre fedayız

    hatırda durur sohbetinin lezzeti hâlâ
    gerçi o şereften nice yıldır ki cüdayız

    her çevrine razılarız ey şâh-ı melâhat
    bizler ki kuluz mu'tasım-ı bâb-ı rızâyız

    ister bize lutf eyle diler bizden ırağol
    dünyada heman sen şeref ü şân ile sağ ol

    xii
    her millet için bir düzüye adlini âm et
    fikr-i gazab-ı hazret-i mabûd-ı enam et

    bevvâl-i çeh-i zemzemi la'netle anar halk
    sen kabe gibi kendini hürmetle benâm et

    incinmemek istersen eğer mülk-i fenada
    bir kimseyi incitmemeğe hasr-ı meram et

    bir yerde ki yok nağmeni takdir edecek gûş
    tazyi'-i nefes eyleme tebdîl-i makam et

    avret gibi mağlûb-ı hevâ olma er ol er
    nefsin seni râm etmeye sen nefsini râm et

    mânend-işecernâbit olur sabit olanlar
    her kangı işin ehli isen anda devam et

    noksanını bil bir işe ya başlama evvel
    yâ başladığın kâr-ı pezîrâ-yı hitâm et

    uğrarsa saba râhın eğer semt-i irak'a
    bağdad iline doğru dahi azm ü hıram et

    merdân-ı suhendânı ziyaret edip andan
    adâb ile git ravza-i rûhî'ye selâm et

    tahsinini arz eyleyip evvelce ziyâ'nın
    bu beyti huzurunda oku hatm-i kelâm et

    meydân-ı suhende yoğ iken sen gibi bir er
    bir şâir-i rûm oldu sana şimdi beraber
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük