en buyuk taraftar

entry3 galeri
    2.
  1. acilen izmir deki trabzonlu esnaflar bulundu. topluca mağaza önüne gidiyor, davul çalıp, slogan atıp, bordo-mavi bağırıyor, tozu dumana katıyoruz. trabzonlu hemşerimiz dükkan önüne çıkıp horona başlıyor, şu yeryüzü topraklarında ancak bu kadar mutlu bir adam, sanki gurbet ellerinde, otuz senedir, orta asya dan gelecek hemşerilerini bu an, bugün için beklemiş. silahı çıkartıp havaya sıkıyor. hayatın en büyük zaferi gibi esnaf komşuları ona sarılıyor, tebrik ediyor, o herbirimize sarılıyor, ağlıyor. ve gerçeği söylüyoruz, maça gidecek paramız yok . kendinden geçmiş adam tomar tomar paraları önümüze atıyor... bir başka hemşeri dükkanını arıyoruz, bir manifaturacı, trabzonlu ,anadolu dan kopup gelen bu kalabalığı bir kurtarıcı gibi karşılıyor, iki saniyede samimi oluyor, ula hiçbirinizi bırakmam, yengeniz sizi bekliy!, yapma dayı iki yüz kişiyiz, eve sığmayız ! gelmeyen olursa .mınıza korum sizin!, hepiniz geleceksiniz!. adamı durdurmak mümkün değil, kendinden geçip, girin şu dükkana, canınız neyi istiyorsa alın! , dükkanını yağmalatıyor. talan edilirken sevinçten ağlıyor. dükkandan çıkan herkesin ellerinde sütyenler , içdonları, ibrişim makaralar, hemşeri dayı dükkandan çıkanların alınlarından öpüyor, bağırıyor sokağa: koduk, koduk, koduk, istanbul un .mına koduk, koduk uşaklar, anasını .iktik istanbul un ... herkes ağlıyor. yaka bağır açılmış. adam bayılmış. kimse su vermiyor. kimse adamı ayıltmak için yanına eğilmiyor. etrafını davulla çembere alıyor, bayrakları üstüne serip, bağırarak ağlıyor herkes : bordo, mavi, bordo, mavi... trabzon, trabzon! ... bayılan hemşerimiz esnaf , gözleri faltaşı gibi açılmış, bir manda gibi güçlü , yoldan geçen arabalara saldırıyor, tutmak imkansız, bağırıyor arabalara: milyonluk eşşekler, milyonluk eşşekler! , *
    yağmanın tuhaf bir coskun tadı var, orta asya günlerinde, hanlar yağma şölenleri düzenlenirdi. talan kültürühırsızlık, namussuzluk, değil, çözemediğimiz, insan ruhunun temelinde bir tuhaf bölüşme, yani malların kendinden geçmesi, eşyaların mülkün kendinden geçmesi gibi bir duygu. insani şekle sokamadığım bir içgüdü, ama talan ettiren insan bir an evvel kendini evliyadan yüksek bir gurur içinde görüyor.
    alsancak stadına geldiğimizde bir biletle on kişi girmeye çalıştı, girenler içerde tertibat aldı. uzun ipler sarkıtıldı dışarı, 19 mayıs bayramında gibi üç dört kişi omuz omuza yükseldi, kale bedenine saldırır gibi. üst tribünü polis bize verdi. koskoca tribünde kabak gibi ortadayız, çünkü sadece iki yüz kişi kadarız. tribün çıplak. alt tribünde, beşbinin üzerinde ve düzenli tezahürat yapan göztepe seyircisi. başetmek imkansız. farozlu çocuklar, trabzon tarihine geçmiş ,157 metrelik şerit bayrağı tribüne çekti. bayrağın başına nöbetçiler koyuldu. göstepe nin düşmemek için bir puana ihtiyacı var. göz göz göztepe diye başladılar, ibne trabzon diye bitirdiler. bitirmeyceklerdi.
    mahalle kabadayılarından biri aşağı tribüne bir nutuk çekti: . mına koduğumun göztepeli leri, bir puan vereceğiz size, sesinizi çıkartmayın, biz burdan şampiyonluğu alıp, akşama döneceğiz!..göztepe seyircisi susmadı. hiç kimsede ses kalmamış. tribünün üstünden on-on beş çocuk onar metre aralıklarla dizildi, sonra hep birlikte pantolonları aşağı indirip, aşağı tribünün üstüne işemeye başladı. göztepe seyircisi kaçışmaya başlayınca, onların tribünü de kelleşti!
    trabzon denildiği gibi yaptı, beraberliğe yattı, bir puanı bıraktı. hakemin son düdüğüyle fetih tamamlandı. film koptu. hayatımın hiçbir dönemi hiçbir filmde , hiç bir yerde görmediğimiz, duymadığımız bir şekilde o an ikiyüz seyirci transa girdi, yüz seyirci sra nöbetine tutuldu. delirmiş, çıldırmış, çapulcu sürüsü gitmiş, ağlayarak yerlerde yuvarlanan, kendinden geçerek eli kolu kaskatı geçilerek bayılmış onlarca çocuk! herkes bir yerde baygın şekilde titreyerek ağlıyor, ya da bayılanları ayıltıyor. heyecan dalgası bedenleri en üst noktada kazıklaştırmıştı. doktor değilim, tıp çı değilim , beş on çocuk heyecadan acı çekerek kaskatı kaldılar! coşku yerini sakinliğe bıraktı., gurur yerini kadere bıraktı, herkes iç çekerek , hıçkırarak ağlıyor kimse kimsenin yüzüne bakmıyor, bir kenarda çömelmiş düşmüş , kıvrılmış çocuklar, isli bir lambanın alevi gibi kendi başına ağlıyor!
    ve nasıl olduysa, davulcular davula vurmaya başladı., bir kaç delikanlı ünlü espiye türküsüyle oynamaya başladı, işte orada, üstünü başını yırtanlar, herkes birbirini parçalıyor. parçalanma hali, oyun eşliğinde yükseliyor, davul hızlanıyor, acayip,baş, ayak hareketleri, düşüp bayılana kadar. hırsla gişelerin demirleri kopartılıyor, kopartılan demiri kendi kafasına vuruyor. bu dünyada ulaşılacak arzuların en sonuna gelmişler gibi , yeni bir din sevinci , bir ihtilalin ilk günü gibi, çok ünlü birşey oldu bu sokakta , gece karanlığında ıssız dağlar başında vahşi hayvanlarla danseden afrika büyücüleri gibi hepsi. trabzon bayrakları yırtılmaya başlandı., bayraklara dişlerini geçirerek yırtıyorlar, bitti artık koduk istanbul un .mına !ya, kudurarak göklere uçan köpeklerin ruhundan birşey, ya, yarıştan yeni çıkmış ingiliz atlarına terli terli içirilen şampanyalar gibi... tepişme , gurur, zevk, acı, herey önce bir felaket gibi sardı bedenleri, şimdi, gayipten heber veren kahinler, falcılar, müneccimler benzeri tırnak ve el kol hareketleriyle vücudlarında derileri pençe sıyrıklarıyla kazıyorlar. dibine kadar esrar içimiş vahşi köpekler! köpürmüş neşe, ağızlarda tutkal gibi köpürüyor. bedenler denizin ortasında kasırgaya tutulmuş bir kibrit çöpü gibi. bu anı, hiçbir şekilde , hiç kimseye anlatacak kelime yok. sopalar kırbaç olup birbirini dövüyor., şişeler kafalarda kırılıyor. ve o , an işte , alsancak stadının beton duvarına uçarak kafa atma eylemi başladı. sersemleyip yere düşüyorsun , doğrulup tekrar geri çıkıp , yeniden uçarak betona kafa ... yeni gerilip gerilip uçarak betona kafa ! bayılana kadar! alnınınız parçalanıncaya, şişler boynuz gibi yumrulaşıncaya kadar!
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük