Bu akşam saat 00:15 gibi şişli plazanın oradan eve gitmek için bir elim cebimde bir elimde laptop çantam.. üzerimdeki ince montumla soğuktan titreye titreye ara sokağa girdiğimde, gün de sayılı sayıda aracın geçtiği o dar sokaktan ben geçerken her zamanki gibi bir aracın arkadan gelmesi ve kaldırıma çıkma zorunda oluşum ki çıktığınızda kayıp-yuvarlanası şekilde yapılmış eğri-büğrü kaldırım taşlarının olması da cabası.. o dar yolu atlatınca ana caddeye tam çıkacakken yolda durmuş ticari bir taksinin arabaya atmaya çalıştığı üç gencecik kızımızın parfüm kokusuyla, taksi soförünün sigarasından çıkan dumanın karışımıyla ortaya çıkan enteresan ama hoş kokunun yüzüme gelmesinin etkisini atlatamamışken, arkadan gelen yemek sepeti sipariş motorunun hızıyla birlikte rüzgara karışıp gelen mazot kokusunun yarattığı faciayı atlatmaya çalışırken yüzümde ve sesimde hissettiğim gülümsemenin ardından... yolda park halinde olan bilmem kaç model ön camı tozlu ford aracın ön camına parmakla toza dokunarak yazılmış "sex" yazısının gülümsememi kahkahaya dönüştüren "vay ibnelere bak adamın arabasına ne yazmışlar." cümlesinin ardından. dominosu da geçmiş hemen ilerdeki neredeyse hiç uğramadığım markete girip ekmek alma hevesimin (markette ekmek olmamasından dolayı) kursağımda kalmış olmasıyla "ne yapalım madem girdik markete bir şey almadan çıkmayayım" deyip ruffles ve çerezza alıp marketten çıktım. birazdan evime gitmiş olurum derken çıkmak zorunda kaldığım sokaktaki yokuş merdivenini unuttuğumun farkına varmamla o merdivenleri çıkmam bir oldu. 8 katlı binaya girdim ikinci kata çıkacakken her zaman ben binaya girince 7 katta olduğunu farkettiğim asansör için "acaba asansör sıfırda mı diye bir bakayım derken asansör kapısı açıldı iki tatlı bayan indi... iyi akşamlar (şarak) eve çıktım... sonuç; yine ben ve yalnız evim birlikte mutluyuz. bu arada kafam biraz soğuktan biraz da... iyi galiba cümleler devrik ise affola iyi geceler herkese...
