beni de kandırdı bu halk. kendimi kullanılmış ve bir köşeye fırlatılmış hissediyorum. en saf, en temiz, en asil duygularımla oynandı.
bak kürt kardeşim, bak sana kardeşim diyorum ki, az sonra edeceğim laflardan ötürü benim ırkçı olduğumu düşünme, ki ben de rahat rahat saydırabileyim. seninle seviyeli, güvenli takip mesafeli bir ilişki kurmak niyetindeyim, racona münasip hitap ediyorum ki samimiyetimi anla. yani neredeyse istiyorum ki bana hak ver, otur biraz kendinden utan, söz ver, bir daha kürt olma. gel sen benim ''benim kürt arkadaşlarım da var''daki arkadaşım ol, benimle ol, benim ol. türk ol dedik o kadar, olmadın, bari bunu yap, bari bu kadarını çok görme bize.
evvel zaman içinde, kalbur saman derdindeydi. dedin ki ben eziliyorum, dışlanıyorum, doğrudur dedim, bir bakalım dedim, hele sabah olsun hayr olsun dedim. bak ben 77 göbek izmirliyim, baktım etrafıma, eşime dostuma. gördüm ki dedem evini bir kürde sattı, üstelik kombiliydi ev. ama benim alicenap dedem, benim türk dedem, benim yüce gönüllü, asil kanlı, merhamet timsali dedem, bunlar kürttür filan demedi, kürt olmasına rağmen sattı evi.
mahalle bakkalımız da kürttü, ve biz ondan alışveriş yapardık. düşünebiliyor musun? bu kürt buna gitmeyelim filan demezdik, gider peynirli tombimizi alır yerdik.
kürt bir müteahhitten ev aldık, bak ne diyorum iyi dinle, baya bildiğin içinde yaşayacağımız ev aldık bir kürtten, bunu bile yaptık.
yollarda gördüğümüz hiçbir kürte iğrenerek bakmıyorduk biz. biz kim miyiz? ben ve ailem, eşim dostum, dedem ninem, üçüncü dereceye kadar akrabalarım, arkadaşlarım, vs. aşağı yukarı 70-80 kişiyiz, sağlıklı bir istatistiki çıkarım yapmak için, milyonlarca insan hakkında genelleme yapmak için gayet yeterli bir sayı. çünkü söz konusu olan ben ve benim tanıdıklarım. biz iğrenmiyorsak kürtlerden, yani onca iğrençliklerine rağmen iğrenmiyorsak, kimse iğrenmiyor demektir. ben beni bilirim, etrafımı bilirim, ve hakikat zaten başka nedir? protagoras'ın dediği gibi, hakikatin ölçütü benim.
sizden iğrenmiyoruz dedik ama, siz kadifekaleyi ele geçirdiniz, ''kürt gölü'' haline getirdiniz. ele geçirdiniz diyorum bak, iyi dinle, bizimdi orası, bu ülkenin tamamında olduğu gibi, siz resmen geldiniz ve işgal ettiniz. ve ben hala sizden iğrenmediğimi iddia ediyorum, düşün bunu, düşün ve titre, benim büyüklüğümü anla, gönlümün, midemin genişliği karşısında haşyetle diz çök.
yetmedi, size otoban kenarlarında evler yaptılar, o iğrenç gecekondularınızdan, cahil, pis, kötü kokulu, aşağılık, sefil hayatlarınızı bizim gözümüzden uzakta yaşayın diye, bizim nezih, güvenlikli site içindeki huzurlu hayatlarımızdan uzakta durun diye. o iğrenç midyelerinizi yapıp satabilin de açlıktan ölmeyin diye düzenekler bile hazırladılar. yine de mutlu olmadınız.
ekonomi kötü, devlet doğuyu ihmal etti dedin. doğru dedim, niye dedim bilmiyorum, boşluğuma geldi. ama sonra diyarbakır'a gittim ve gördüm ki, aman tanrım, lüks araçlardan önümü göremedim. evet, bütün, ama bütün araçlar lükstü, diyarbakır'da olup da lüks araca binmeyen tek ama tek bir kişi bile yoktu! inanabiliyor musun?
babam 30 yıl eşek gibi çalıştı, senin sahip olduklarının binde birine sahip olamadı. düşün bak, babam, izmirli olmasına rağmen, türk olmasına rağmen, yani her halü şartta senin önünde olması gerekmesine rağmen, babamın lüks aracı yok, resmen yok!!
diyarbakır'da kaldığım süre, geçtiğim sokaklar, aşağı yukarı gördüğüm araba sayısı filan, kabaca bir hesap yaptım ve hemen stereotype yufkası açtım, kafamda bir kürt profili oluşmuştu bile: istisnasız tamamı lüks araca binen, istisnasız hepsi babamın 30 yıldır çalışıp da alamadıklarına sahip olan, uyuşturucu kaçırıp, kadın pazarlayıp bir şekilde yolunu bulan, ülkenin kaymak tabakasını oluşturan, künefenin üstündeki kaymağı yüzsüzce, arsızca silip süpüren, forbes zenginler listesini tamamen doldurarak türklerin önünü tıkayan bir tip. evet, kürt deyince aklıma tam olarak bu geliyor, ve böyle bir profil üzerinden kürtlerden niçin iğrenme ve nefret etme hakkım olduğunu (ama inanılmaz bir büyüklük ve şefkat göstererek bu hakkımı kullanmadığımı) çok daha iyi açıklayabiliyorum. eğer kürt deyince benim aklıma bu geliyorsa, kürt bu demektir, çünkü ne demiştik? hakikat benimdir.
bitmedi. doğunun kötü şartlarından yakınırken, hiç gelip de karadeniz'in, manisa'nın, aydın'ın, afyon'un köylerini görmedin canım kardeşim. bak samimiyeti abarttım, canım diyorum, düşün artık, utan biraz, mahcup ol. sen elektriğini kaçak kullanırken, altında range roverla yeşil kart sahibiyken televizyonun girmediği, yürünecek yolun olmadığı köylere gözünü kapadın. bak sen deyince aklıma hemen range roverlar geliyor, çünkü hepinizin altında onlar var, kullandığınız en düşük araba o, hakkari aston martin'den, şırnak bugatti'den geçilmiyor.
boşuna mı range rover geliyor benim aklıma kürt deyince? boşuna mı böyle bir profil kuruyorum saydırabilmek için? elbette boşuna değil. var mı bi tane kürt, şahin'e binen? varsa söyleyin, kaç tane palio süren kürt gördünüz? geçtim palioyu, golf süren kürt bile görmedim ben. şu ana kadar gördüğüm en müstesna, en fakir kürt bir audi a3 sürüyordu, ve meğersem o da geçici almış servisten, kendi lamborginisiyle kaza yaptığı için.