Terk edildikten sonra istemsiz olarak kişinin hayatına giren olaylardır.
Umursamamaya çalışırsınız, soranlara anlatamazsınız daha doğrusu tarif edemezsiniz. Çünkü onun çekip gidebileceğini hiç aklınıza getirmemişsinizdir. Bir bakıma yakıştıramazsınız ona. Beni bir daha görmemeyi nasıl bu kadar kolay kabullenebilir de diyebilirsiniz. Ne derseniz artık terk edilen sizsiniz, bana ne canım...
Benim de geçenlerde fark ettiğim en büyük olay şudur arkadaşlar: normalde ice tea şeftali canavarı biriyim. Yok hala öyleyim allaha şükür. Mesela devasa bir bardağa doldurup lıkır lıkır ice tea mi içerdim. Şimdi ise su bardağına dolduruyorum. Azıcık koyuyorum, böyle iki parmak filan. Sonra tekli koltuğuma oturup bir elimde bardağım, gözler kısılmış bi şekilde dertli dertli uzaklara bakıyorum ... Böyle amerikan film klişelerinde olduğu gibi; arkasında bomba patlayan ama umursamaz, kuul kuul ağır çekimde yürüyen ajan karizmasında oluyorum. Bir anda kafaya dikince yüzümü ekşiltiyorum beyler... Aşk acısı ne kötüymüş.
Editto: ne imla hatası yapıcam ben. Doğru yazdım ben tabii. Öyle girip bir göz atayım dedim.