okumak istemeyenler için şimdiden söyleyeyim birazdan yazacaklarım tamamen kendimle ilgili şeylerdir daha önemli işleri olan arkadaşların okumamasını boşuna bana küfür etmemesini rica ediyorum. amacım dertleşecek kimsem olmadığı için içimi bir yerlere dökmek.
23 yaşındayım. adana'da radyo tv programcılığı okuyorum. daha önce bir üniversiteyi yarıda bıraktım 2007 yılında. 2007 yılına kadar gayet normal biriydim. yani bir tek şey dışında. ben sınıf arkadaşlarımdan hep daha küçüktüm yaş olarak, fiziki olarak bunu kapattığım için anlaşılmazdı çok. 16 yaşında üniversiteye başladım, bunun sebebi 5 yaşında ilkokula başlayıp liseyi 3 yılda bitirmiş olmam sanırım. neyse çok detaya inmeden bu durum benim çok işime yaradı aslında. bir çok şeyi bir çok kişiden daha önce öğrenme fırsatım oldu. öncelikle şunu da belirtmek istiyorum burada kimseye kendimi övmeye çalışmıyorum, egomun aşırı büyük olduğu hissine kapılabilirsiniz ama sorun zaten bunları kimseye anlatamam, o yüzden buraya yazıyorum. 2007 yılından itibaren hayatım değişti. hayatı erken öğrendim kendi paramı kazanmaya başladım. endüstriyel ürün tasarımı gibi bir bölüm okurken 2009 yılında bir gazetede muhabir olarak başladım ve direk haber yazıyor bu haberleri gazete sayfasında dizgiliyor hiç kimseden öğrenmediğim halde röportajlara gidiyordum. aslında bu konuda kreatif yeteneklerimin olduğunu kendim bilirdim ama hiç ispat etme gereği duymamıştım açıkcası fırsatım da olmamıştı. hiç kimseden tek bir şey öğrenmeden gazeteci olmuştum 2 ayda hatta o kadar ismim yayıldı ki 18 yaşında olmama rağmen il genelinde yayın yapan bir gazete bana bulunduğum ilçede temsilcilik açmam için teklif getirdiler. teklifleri şuydu bana ofis açacaklardı, bir tane dağıtımcı verecekleri yanıma ve ben onları o ilçede temsil edip muhabirliklerini yapacaktım. çok gururlanmıştım hemen kabul ettim. 5 ay sonra aynı ilçeden başka bir gazete bana bir teklif daha getirdi hem kendilerine hem de temsilcisi olduğum gazete muhabirlik yapmamı önerdiler. iki tarafta kabul etti iş bana kaldı maaşım 1.5 katına çıktı ve iki taraf yarı yarıya ödeme başlamıştı.
19 yaşımdayken 1.500 lira maaş alıyordum üstelik hiç bir masrafım da yoktu. neyse efendim ben çevre üstüne çevre yapıp prestijimi artırırken patronların biriyle işimi yapıyor olmama rağmen kavga ettik. sebebi de çok saçmaydı, ilçenin festivali vardı ve ben bütün programları sabahtan akşama kadar takip ediyor bulduğum boşluklarda haberleri internet sitesine atıyordum yanımda ki laptopla. festivalin 3. günü patron beni arayarak ofise niye gitmediğimi sordu olanı biteni anlattım haberleri takip ettiğimi programların gece bittiğini gece bitince de direk eve gittiğimi söyledim. bana ofise gelip haberleri orada yazmam gerektiğini falan söyledi saçmaladı kısacası. haber yapıyordum ama yaptığım yer onu etkiliyormuş demek ki. neyse resti çektim oradan ayrıldım.
çok sürmedi ayrıldığım haberini alan başka arkadaşlar sayesinde sanırım 3. gün o ilçenin en büyük gazetesinin patronu beni aradı. turhan bey. kendisi 80 yaşında hürriyetten emekli emektar ve sürekli basın kartı bulunan bir adam. beni çağırdı (çok detay verdim özet geçiyorum bundan sonra) bana yazı işleri müdürlüğü teklif etti 19 yaşımın sonunda yazı işleri müdürü olmuştum. aynı zamanda iha ve aht'nin muhabirliğini yapıyor ulusal çapta haberlerim yayınlanıyordu.
sonra ailemin taşınması gerekti çanakkaleye yerleştik o yüzden öyle bir fırsatı 1 yıl sonra tepmek zorunda kaldım. çanakkalede yapacak bir şeyim olmadığı için eskiden beri uğraştığım internet sektörüne geri döndüm yine kimseden öğrenmediğim web tasarım, seo, makale yazarlığı, site editörlüğü falan yapmaya başladım. canım sıkıldı ve gazetecilik yaptığım zamandan kalan fotoğraf çekme tutkumu artırmak istedim. bir tane makine aldım 550d canon fotoğraf çekmeye başladım sinemaya da ilgim vardı. acaba kısa film falan mı çeksem dedim ve o şekilde hayatım kararını vermiş oldum. artık deli gibi görüntü yönetmeni olmak istiyordum ve bunun için bir şeyler yapmam gerekiyordu. sinema bilgimi geliştirdim, ekipmanlar hakkında bir çok şey öğrendim, kendi tarzımı oluşturmaya çalıştım, kıysalamalar yaptım neleri çekip neleri yapamayacağımla ilgili. yapamayacağımı düşündüğüm şeyler hakkında daha çok bilgi öğrendim.
en sonunda öss'ye tekrar girip alakalı bir bölüm yazmam gerektiği kararını verim. girdim sınava hiç çalışmadan ygs'de işime yarayacak bir puan aldım ve radyo tv programcılığı olan okulları yazdım. aslında ilk sıraya fotoğrafçılık kameramanlık bölümünü yazmıştım görüntü yönetmeni olmak istediğim için. sonra radyo tvnin daha çok işime yarayacağını düşündüm. çünkü amacım kendi kafama göre bir ekip oluşturup filmler çekmekti. bir çok kez üstüne düşünmüştüm kendi imkanlarımla uzun metraj film bile çekebilirdim yeter ki bir ekibim olsun. sonra adana'ya geldim radyo tv programcılığı bölümüne. ama umduğumu bulamadım. öğrencilerin hiç bir bilgisi hiç bir merakı olmamasını anlarım ama bir öğrenci öğretmeninden daha çok şey biliyorsa anlattığı konularda bu insanın amına koyuyor afedersiniz. yapabileceğim hiç bir şey yok. daha önce bir okul bıraktım bunu da bırakırsam ailem benim ağzıma sıçar diye 2 yıldır kendimi buraya bağladım. sınıfta ki arkadaşlar hocanın verdiği basit projeleri yapmakta zorlanırken ben kendime çalışım ekipman topladım 5d mark 2 profesyonel tripot ses kayıt cihazı ışık seti steadicam falan aldım. zamanımı boşa geçirmemem gerekiyordu çünkü. parayla işler yapmaya başladım profesyonelleştim şirket kurdum birde fatura kesebilmek için. ama okulda diğer öğrencilerle aynı muameleye maruz kaldım öğrenciler arasında. hatta kendini beğenmiş biri olduğumu düşündüler hayallerimin peşinden depar atarak koştuğum için.
üstelik sınıfımda ki bir çok kişi benim 18 yaşında hiç kimseden öğrenmeden yaptığım gazeteciliği yapabilmek için okuyor bu bölümü. ve belki hiç biri bir gün bir gazetede yazı işleri müdür olamayacak ama bilmiyorlar benim neler yaptığımı öncesinde. çok bi muhabbetim de yok gerçi. başlarda belirtmeyi unuttum ben bir ateistim. az çok ne kadar çok araştırmayı seven, nelere hakim, yada ne derece genel kültüre sahip olduğumu tahmin edersiniz. bir çok zaman bulunduğum ortamın üzerinde bir yapıya sahiptim ama hiç bir zaman hiç kimse bunu bilemedi. kendiliğinden fark edenler oldu ama şımartmamak için hiç kimse bir şey söylemedi bana. hayatımda hiç takdir edilmedim. ve başka kişilerin sikindirik işler yapmasına rağmen arkadaşlarının onu sürekli olarak övmesini kıskandım hep. çocukluğumdan beri hep sosyal ortamlara dahil oldum. koro, halk oyunları, tiyatro, fotoğraf kulübü, sinema kulübü, girişimciler kulübü ve hepsinde de iyiydim. ancak onda iyi olup başka konularda da iyi olduğum için kıskanıldım. hiç kimseye ben bunları bunları biliyorum bunları yapıyorum demediğim halde "şuna bak be. artist be" gibi iç seslere maruz kaldım. yada ne bileyim ben bu kadar şey yapıyor ve biliyorken onlarla aynı yerdeyim diye korktular belki kendilerinin geleceklerinden.
şimdi adana'da radyo tv programcılığının son yılını okumaktayım. sırf sinema sektörüne girerken alttan başlamayayım referanslarım olsun diye ekip toplamak için geldiğim bir okulda. ve bun rağmen bir çok şey yapmışken hiç bir şey yapamadım. somut şeyler koyamadım ortaya ama bu sektörde yardırıp giden bir çok kişiden daha donanımlıyım. bir sonraki hamlemde ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. bunalımdayım ve dün sevgilimden ayrıldım. yaptığım işlerde başarılı olacağımı biliyorum ama neler yapabileceğimi gösterme fırsatı bulamadım hiç. bunları niye anlattım bilmiyorum. belki bir çoğunuz sürpriz bir son bekledi. üzgünüm sizi hayal kırıklığına uğrattığım için. ama birilerine bir şekilde anlatmam gerekiyordu. içimde dura dura patlayacaktım. okuduysanız eğer teşekkür ederim.