her ne kadar kötülense de bildiğin şahane ortamdır.
Eğer gerçekten mal değilseniz, dersliklerin dışında öğrenebileceğiniz tonlarca şey vardır. proje ve ödev denilen işler artık tamamen sizin kontrolünüze girer. hocalar artık "niye yapmıyorsun evladım" modunu bırakmış "s.kime kadar. tekrar okursun." moduna geçmişlerdir. bu zaten üniversitenin temel amacı gibidir.
Eğer ki muhallebilik edip de ailenizle aynı şehirde okumuyorsanız, kazık yemeyi, atmayı öğrenirsiniz. Zira sizden önce bunu öğrenmiş olanlar, siz geldiğinizde zaten oradadır. Kırtasiyeden, ev arkadaşına, manavdan, sevgiliye değişik çeşit ve ebatlarda kazıklar bilgi haznenize tecavüz eder.
Eğer quadsimodo kıvamında bir tip değilseniz, kolaylıkla kantin ya da kafelerden birinin -artık sizin kampüste hangisi varsa- popili tipi olabilirsiniz. Bu durum gazı arttırıp sizi erasmus a kadar götürür.
Kısacası mesele ortamdan korkmak değil ona ayak uydurmaktır. Nasıl ki liseye nasıl başladınız ve öyle gittiyse bunda da durum aşağı yukarı aynıdır. Nasıl başlarsanız öyle gider.