Ya bilimi adam gibi öğreneceksin, ya bilimden gelen adamlara saygı göstereceksin.
Şimdi bir kere bu aminoasitler içinde DNA'inin özellikle, diy mi? Şimdi bunun içerisinde uzun moleküller var. Ve bunlar bir araya gelerek genetik kod oluşturuyorlar, diy mi? Şimdi bunların içerisinde tek bir parçanın değişmesi canlılık özelliğini kaldırır laf,ı bir kere doğru değil. Bunlar değişirse değişik canlılar yaratır. Canlı üretiminde hata yapılır; mesela üç ayaklı inek olur, efendim iki kafalı adam olur veyahut Einstein olur. Dolayısıyla o bir yanlış bilgi.
Yani elimizdeki aminoasitler çok mükemmel şeyler değildir. Bunların içerisinde bir sürü hata var. Bütün canlılar aleminde o kadar çok hata var ki... Bu hatalar yüzünden zaten, bakıyorsunuz döllerin çok küçük bir kısmı hayatta kalabiliyor. Birbirini yiyor canlılar alemi. Diy mi? Bertrand Russel diyor ki: "Ya bu din adamları bize diyorlar ki müthiş bir ahenk var bu ne ahenktir ki herkes birbirini yiyor." Böyle eğer bir kanun varsa siz bir balıktan milyonlarca yumurta üretip bunun içinden sadece bir kaç tanesi yaşıyabiliyorsa bu tesadüftür. Hiçbir düzen yok demektir. Eğer bir düzen olsaydı bu kadar yaygın döl üretilmez ve bu döller içinde bu kadar çok hata yapılmaz.
Biz bütün gezegenlerin fevkalade düzenli hareket ettiğini zannediyoruz. Etmiyorlar, kaotik... Biz bugün zannediyoruz ki bizim bildiğimiz deterministik kurallar, fizik kuralları falan fevkalade çalışır. Hayır çalışmıyorlar, kaotik... Yani bütün kainat bir keşmekeş. Bakın bu 19. yy fiziğinin en büyük keşiflerinden biri. Dolayısıyla bilim sürekli olarak kendini düzelterek gelişiyor, daha çok öğreniyoruz. Dolayısıyla şunu varsayıyor bilim: Hiç kimse her şeyi bilemez.
Eğer biz bu dünyada rahat yaşamak istiyorsak; öğrenmek zorundayız. Onun için Marx efendinin dediği yanlış. Ama onun için de, bu kadar peygamber geldiği halde insanlığın halini görüyorsunuz. Çünkü söylenilenler doğru değil. Burada benim demek istediğim şu; bizim elimizde bir tek silah var o da beynimiz. Öğrenme yetimiz.