bilimin dini yok ettiği gerçeği

entry14 galeri video1
    10.
  1. böyle bir gerçek maalesef yok. aydınlanma yaşandığında artık dinin giderek zayıflayacağı ve yok olmaya mahkum olduğu düşünülüyordu. ancak bırak yok olmayı, bu süreçte giderek daha da güçlendi. peki neden böyle oldu? bu konuda bir iki teori var.

    birincisi, bilimin giderek daha karmaşık hale gelmesidir. artık normal bir insanın anlayamayacağı, uzmanlık gerektiren bir hale gelen bilim, takip edilmesi giderek daha emek gerektiren, masraflı bir alana dönüştü. karnını doyurmayan bilgiye karşı her zaman direnç gösteren insanoğlu, gün geçtikçe bu alana yönelttiği motivasyonunu kaybetti.

    ikincisi, bilimin ulaştığı sonuçları tüm insanlığa anlatmayı hedeflememesiydi. bilim kendisini ideolojileştirmiyordu. sadece bazı sonuçlara ulaşıyor, bunları yorumluyordu. dinler gibi takipçi sayısının fazla olması, insanların üzerinde bu bilgilerle hegemonya kurulması bilimin karakterine ters olan durumlardı.

    bir diğer sebep, elde edilen bilgilerin karmaşıklığı arttıkça pratikliğinden ziyade teorisinin ağır basmaya başlamasıydı. normal bir insan, insan eliyle sentetik dna kodlanmasını ilginç bulmazken, örneğin geliştirilen bir grip aşısına karşı oldukça ilgiliydi. kısa vadede pragmatik fayda sağlamayan bilim uğraşları beyhude çabalar, amaçsız eylemler gibi algılanmaya başladı.

    bilimde bunlar oldu da, tek başına bu sebepler dinlerin varlığını sürdürmesi için yeterli olur muydu? muhtemelen hayır. dinin yapısı da bu süreçte daha dirençli hale gelmesini sağlamıştır. peki nasıl?

    dinde sözel kültür daha ağır basar. vaazlar, sohbetler, hikayeler... yani bir toplumun okuma alışkanlığı olmasa bile dinin öğretilerine ulaşmada sıkıntı çekmez. bu öğretiler herkesin anlayabileceği yalınlıktayken aynı zamanda akıldan çok duygulara hitab ederler. akıl devreden çıktığında ise duygu dünyasının derinlikleri beynin saldırılarına maruz kalmadığından güvenli bir liman haline dönüşürler.

    bunun haricinde din kendini hayatın içine dahil etmeyi çok iyi başarır. zorunlu tuttuğu ibadet şekilleri, her gün tekrarlandığından alışkanlık haline dönüşürler. müridine bir dünya, evren görüşü aşılarlar. her insanın kafasını kurcalayan varlığın amacı, nasıl meydana geldiği gibi sorular bu ideolojiye dahil olunduğunda çözüme ulaşmış olurlar ve kişi bu inanç halini huzurluluk olarak yorumlar.
    bunun yanında her din yayılmacı politika izlemeyi asli amacı olarak belirlemiştir. gitmedikleri topluluk, konuşmadıkları insan, kendilerini duyurmadıkları bir canlı kalmamıştır. bu politika kısmen baskıyla da birleştiğinde terk edilmesi oldukça zahmetli bir hale gelmektedir.

    peki neler yapılmalı? bilim artık ideoloji haline getirilmelidir. bilimin verileri ışığında kainatın yorumu, varlığın amacı gibi sorular belirli sonuçlara bağlanmalıdır. bilim insanların dünyayı nasıl gördüğünü, evreni, varlığı nasıl algıladıkları bir misyonermişçesine herkese anlatılmaya çalışılmalıdır. her dinin kendine ait yapıları(mabetleri) vardır ve bu sayede en ücra yerlere kadar ulaşabilirler. bilimin tek öğretileceği yer olarak okulun görülmesi görüşü terk edilmelidir. her semte açılacak bu bilimin ideoloji merkezleri vasıtasıyla toplumun her kesimine ulaşılabilir hale gelinmelidir. insanlar soru sormaya yönlendirilmeli, duygularıyla akıllarının çatışması sağlanmalıdır. dinlerin yaptığı gibi karizmatik liderler oluşturulmalı, bu liderler popüler hale getirilmeli, kendi takipçilerini oluşturabilmelidir. dinlerle doğrudan bir çatışma içine girilmemelidir.

    bu şekilde geçecek yaklaşık yüz yıl sonucunda dünyada din olgusunun mistik, mitelojik bir hale geldiğini görebiliriz. ancak dünyada dinin varlığı ekonomi ve egemen güçlerle doğrudan alakalıdır. o yüzden yakın vadede dinlerin yok olacağı düşüncesi pek olası görünmemektedir.
    0 ...