hayatın boşa aktığını hissetmek

entry16 galeri
    1.
  1. zaman

    gözlerine bakarken kalbimin attığı saniyeleri düşünüyorum bazen, zamanın ne kadar önemli olduğu aklıma geliyor. geçen her saniyeye küfür ediyorum, arkamda bıraktığım o anıların değeri adeta kalbime saplanıyor. şuan da ne kadar boş yaşadığımı fark ediyorum. daha çok içiyorum, zamanı durduramayacağımı bildiğim halde içiyorum…

    aşk

    menfaatlerin göz ardı edildiği ve her hangi bir egonun akıllara bile gelmediği salt duyguların, gün yüzüne çıkarak bütünleyici rolündeki karşı cinse sonsuz sadakatin belirtisi. zaman kavramını yok saydığı gibi kalbin vücudu ele geçirmesi.

    bir yaz akşamı, hafif bir meltem eşliğinde sahilde dolaşan iki aşık.. hiç konuşmuyorlar. dalga sesleri, kilitlenen dillerine kızarcasına duygularını dövüyor resmen. bir tane sarhoş, kayalıkların arasında şarap içerek onları izliyor. ürkek aşıkların hareketleri gözlerini dolduruyor.

    bir yaz akşamı. kirli gri sakalı, her birinde anının saklandığı kırışmış bir alın, derin bakan gözlerdeki o tecrübe sarhoşun gözünde geçmişini hatırlatıyor. çilekeş çocukluğu, zar zor tutunmaya çalıştığı hayat koşusu, bitap düşmüş kalbi aşık olduğu tek kadını hatırlıyor. gözleri doluyor iyice. bir yudum daha alıyor şarabından sanki unuturcasına.

    iki aşık bir banka oturuyor. erkek kıza bakıyor, zaman duruyor iyice. o an’ın bir daha gerçekleşmeyeceğinden habersiz. ay onları izliyor, iki masum kişinin daha sevgisine şahitlik ediyor. işığını daha bi kuvvetli savuruyor aşıkların üzerine..

    seni seviyorum

    serin bir yaz akşamıydı. duyguların açığa çıkma zamanı gelmişti artık. kim istemezdi ki o an’ın durmasını? geri kalan yaşamını o mutluğa değişmeyi kim istemezdi? belki daha iyi şeyler olacaktı belki de o an’dan sonra sürekli içinden çıkamayacağın zorlukların esareti altında kalacaktın. koca bir ömür sırf pişmanlığın boğazında kitleneceği, zamanın su gibi akacağı, akan zamanın koca bir boşluktan ibaret olacağını bilseydin sende isterdin o an’ın durmasını nitekim.

    erkek durdu, gözlerinde kaybolduğu kızın yüz hatlarını kalbine ilmik ilmik işliyordu sanki. dalga sesleri kesildi, deniz hırçınlığını bir kenara bırakıp aşıkların sesini duymak istiyordu. ay, bir kere daha aşkın karmaşık gölgesini inatla aydınlatıyordu.

    “seni seviyorum” dedi erkek. kızın gözleri doldu.. ürkek bir çocuk sesiyle “bende” dedi.

    pişmanlık

    akıp giden ömrün büyük bir bölümünü oluşturan elzem bir duygu. aklın mantığın işlemediği, işlemekte zorlandığı, beynin saplantılı bir hale gelmesini sağlayan şey. hayatın akışına kendini kaptırıp yapmadığın şeylerin içinde ukte olmasına sebep olup çaresi olmayan illet hastalık.

    unutamamak

    zamanında yaşanmış kıymeti bilinmeyen şeylerin ve yapmaya cesaret edemediğin kimi olayları pişmanlık duygusunu vücuda kazandıran o lanet fonksiyon. hayatın geri kalanında peşini bırakmayan, her fırsatta karşına çıkıp seni bazı şeylerden mahrum bırakan anı.

    gözlerimi kapatıyorum uyumak için. her gün istisnasız beynimi kemiren şeylerle boğuşuyorum herkesten habersiz. insanları umursamamaya başlıyorum. boşlukta salınan koca bir hiç gibi zamanın ötesinde kalmayı yeğliyorum, olmuyor..

    uyuyamıyorum..
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük