evim müsait olsa köpek alırdım. kediden haz etmem. nankör bulurum, uyuşuk bir de mıymıy. ancak bir canlıya da ihtiyacım var. balığım var ama içine elimi sokup sevemiyorum. gerçi balığıda alalı 5-6 yıl oldu. 4 tane aldım bir parti, hepsi öldü, 2 aldım gittiler, son dedim bir 2 daha alacağım ölünce bitti. biri öldü, diğeri de 3,5 yıldır yaşıyor. pezevenk bir ölmedi gitti. koca akvaryumda tek başına krallığını yaşıyor hıyar herif. bakmayın söylendiğime aramız iyi. yem gibi yapıp parmağımı tutuyorum suya elime geliyor, seviyor belki de beni. neyse konudan sapıyorum.
velhasıl benim bir tane elleyebileceğim, dokunabileceğim bir canlı gerekiyordu. internetteki hamster fotoğrafları, videoları malum çok şeker, tatlı. kazık kadar adamız hamster gider mi bize diyordum ki yeşil yol geldi aklıma. herif hani eğitiyor fareyi falan, hoş işler bunlar. koydum kafama ertesi günü eminönü hop kafes+talaş+yem bilmem ne boku kemirme taşı geldik eve. bir korkak bir korkak. sevdim hıyartoyu. oğuz atay'ı okuduğumda beri kendimle konuşurken olric derim kendime, dedim bari bu küçük sıçana olric diyelim ki millet deli sanmasın bizi. hani biri geldi eve küt duyuyor, olric molric en azından faremle konuşuyordum derim. tamam fare değil hamster..
bir arkadaşıma da öyle dedim fare boku bırakıyor dedi. adamın türleri analiz etme şekli bu.
neyse bu olric korktu morktu ama alıştı şerefsiz bana. az önce beraber çekirdek çıtladık, şimdi ben bunu yazıyorum o omzuma çıktı. huylanıyordum da artık huylanmıyorum. geziyor üzerimde. hoşlandı benden sanırım-umarım-. tatlı bir şey.
sıkıntısız da 3-5 günde bir temizliyorum kafesini, kolay temizlemesi. sabahları hep uyuyor. gece mesir macunu yemiş gibi enerjisi yüksek. zaten aldım özel bir yem astım tavana ballı mallı bir şey, yedikçe kuduruyor. çarkı var koşuyor falan. ben dışarı salıyorum imkan oldukça ama. topu var büyükçe bırakıyorsun öyle dolanıyor garibim. top sıkar diye gözetimimde de gezdiriyorum.
hamster, 1930 larda bulunmuş bir canlıymış, keseleri var yanaklarında ne versen sıkıştırıyor oraya. şişiyor yanakları daha bir tatlı oluyor. ellerini büzüp iki ayak üzerinde sizi dinliyor falan. sanki olric; tamam efendimiz haklısınız da düşünmek sizi mahveder, descartes'ı var eder, diyor gibi.
eğer evde takılan film-kitapla kafayı bozmuş bir insansanız. dışarıya da böyle ulan hala ben yaşıyor muyum, bir canlı göreyim bir insan göreyim zombi istilası mı oldu yoksa diye merak edip çıkıyor, neredeyse tüm arkadaşlarınızdan sıkılıyorsanız, alın bir tane. hatta almak olmadı, bir "dost" edinin böyle kendinize. çok tatlılar, güvenin bana.
alın bu kıyağımı unutmayın, fotoğrafı görünce hamster edineceksiniz ve çok mutlu olacaksınız.