frengiyi 20 yasındayken şaşı sara diye bilinen bir yahudi fahiseden kapmıstır . tarihteki en iyi şairdir. 24 yasımda yani çok geç kesfettim diye kafamı duvardan duvara vurduğum şairdir .
göğsüme gel, sen acıma bilmez, sağır can,
tapılası kaplan, aldırışsız ifrit, gel;
gönül ister ki titrek ellerim şu tel tel,
derin yelenin içine dalsın bir zaman;
senin rayihanla dolu eteklerine
acılı başım gömülüp kalsın isterim,
yok olup giden sevgimin koklasam derim
tatlı küf kokusunu derinden derine.
ölümden daha tatlı bir uykuya varsam !
uyuyuversem ! benim neyime yaşamak
yüreğim titremeden, bakır gibi parlak,
pürüzsüz tenini öpüşlerimle sarsam.
dingin hıçkırıklarımı boğup yutacak
tek yer senin kucağının uçurumudur ;
ağzında hep o yaman unutuş durur
ve öpüşlerinden lete boşanır ancak.
yazgıma, ki bütün zevkim oldu şimdiden,
boyun eğeceğim sonuna dek saygılı;
uysal kurban, işlenmemiş suçtan yargılı,
işkencesi coşkusuyla daha artan ben,
kurtulurum elbet çektiğim bu azaptan,
nepentes*ler, baldıranlar emerek bütün
o güzelim uçlarından dimdik göğsünün,
ki altında yürek olmadı hiçbir zaman.
* le lethe: cehennemdeki ırmaklardan biri. suyundan içen ölüler acılarını ve yeryüzü zevklerini unuturlarmış. (unutmaktan türemiş ailegorik bir tanrıçanın adı, hesiodosa göre kavga tanrıçası. erisin kızı.)
* nepentes: eski yunanda üzüntüye, karasevdaya iyi geldiğine inanılan bir ilaç.