sancılı bir aramaya inanmak halidir.
eşiniz regl dönemini pas geçmiştir. şirketlerinizin öğle arasında siz heyecanla eczaneye uğrayıp hamilelik testi alırken, eşiniz de mc donalds a uğrayıp öğle yemeklerinizi alır. test yapılır. o 5 dakika ömür gibi gelir, çünkü o çocuğu çok istiyorsunuzdur. herşeyden çok. ilk önce eşiniz bakar test sonucuna, negatif der. besinci negatif test olmuştur bu. arka arkaya besinci hayal kirikligidir ve kirilgan bir es icin aslinda ucuncu bile fazladir.
testi elinize alıp dort derece miyop gozlerinizi dayarsınız o bir santimetrekarelik alana. bir tane kırmızı çizgi nal gibi duruyordur zaten orada. mesele ikincinin olmamasıdır. bakarsınız bakarsınız bakarsınız... silik soluk bir şey vardır aslında orada. iddaa edersiniz, evet var işte diye. eşiniz bir daha bakar, göremez. ama siz görüyorsunuzdur. çok silik, varlığı yokluğu belli olmayan silik bir iz. hayata tutunurcasına. hayatınızı üzerine kurduğunuz ya 0 ya 1 felsefesini bir umudun peşine çöpe atarsınız. iddaanızı sürdürürsünüz, negatif olsaydı silik bir çizgi bile olmazdı dersiniz, alttan girer üstten çıkar, eşinizi öğle arasından sonra bir saat izin almaya ve hastanede kan testi yaptırmaya ikna edersiniz.
eşinizi hastaneye bırakıp, apar topar müşteriye gidersiniz. senelik ihale vardır. ama beyniniz bir kan tüpünün içindedir. karşınızda müşteri, yanınızda patron varken bambaşka bir yerdesinizdir artık. ve işte telefon titremeye başladı. ilk önce patron sonra müşteri dik dik bakarlar size. onlar size, siz üzerinde sevdicek yazan ekrana bakarsınız. kusura bakmayın, açmam lazım, hamilelik testi sonucu şeklinde yarım yamalak bir cümle kurarsınız. masadaki gerginlik bir anda sona erer.
ve mutlu haberi alırsınız. aylardır beklediğiniz haber, taş gibi durmanız gereken ihalenin tam da göbeğinde gelmiştir. istemsiz ağlamaya başlarsınız. umurunuzda olmaz.
çünkü hamilelik testi sonucunda aramaya inanmışsınızdır.
çünkü bugün dünya tatlısı olan kızınıza şu cümleyi gururla söyleyecek sadece sizsinizdir:
seni ilk ben gördüm.