sonsuz saygı duyduğum ve kendini eğitime adamış hocalarımızı tenzih ederek belirtmek isterim ki, birçoğu ego tatminini nasıl yaşayacaklarını şaşırmış insanlar(!) topluluğudur.
yüksek lisans için ege üniversitesi'nde dil sınavına girdim bugün. metroda oluşan bir arızadan dolayı sınavdan 15 dk önce sınav salonunda olamadım maalesef. sınav saati 9:30 ve yaklaşık 10-15 sınıfa ayırmışlar adayları. 301 no'lu sınıftayım. koşa koşa yetiştim, buldum sınıfı. ama sınıfın kapısı kapanmış ve sınav başlamış bile. saatime baktım 9:28. başka sınıflara baktım hepsinin kapısı açık, sınav başlamamış. ama 301 nolu sınıftaki okutman hanımın saati 9:30 muş da başlatmış sınavı. ilk kısım listening olduğu için almadı tabi beni içeri. orda hakkımı savunsam diğer insanları germiş olacağım. sessizce çektim başımı araladığım kapıdan. öncelikle bu nasıl bir mantıktır? sınav nasıl ve neden aynı anda başlamaz her sınıfta?
neyse başka sınıftan hocayla konuştum, tamam gel listeningi benim sınıfımda yap, reading başlayınca geçersin kendi sınıfına dedi. peki dedim, başladık sınava okulca. 301 nolu sınıf hariç! listening kazasız belasız bitti ve reading için kendi sınıfıma geçtim. telaştan montumu çıkarmaya bile vakit bulamamışken, kitapçık numaramı optik forma işaretlemediğim için aynı okutman tarafından azarlandım. sonunda reading başladı, herkes konsantre olmuş okuyor, çiziyor falan derken telefon titreşmesi duyuldu. sınıfın içinde değildi tabi ki. dışarıdaki görevlinin masa üzerindeki telefonundan geliyor olmalıydı ses. okutman yine sinirlerine hakim olamayarak, şöyle bağırdı; ''umarım bu sınıftan değildir o titreşim. eğer bu sınıftansa hepinizi titretirim''. çok komik olduğu için güldüm tabi ki. erkek adaylardan biri, valla mı diyerek gözlerine baksın istedim hatta.* ama azardan sonra, ters bakışı da yemiş oldum.
şimdi tüm bunların sonucunda, sen kimsin de bu hakkı kendinde buluyorsun? hadi profesörun, doçentin nazına niyazına alıştık ağzı yırtılmış gibi sırıtarak peşinden dolaşanlar yüzünden. lan sen okutmansın ve öyle kalacaksın. profesörlüğünü, doçentliğini, okutmanlığını geçtim hepimiz bireyiz orada. ben mezun olmuşum, kendime bir yol çizmeye çalışıyorum. duraktaki insandan farkın yok benim için. ama sen kimsin de azarlıyorsun beni? hadi benim gibi yeni mezun olmuş birçok birey vardı sınavda ve alışıksın o yaş aralığını azarlamaya diyelim, ama 30-35 yaşında adamlar da vardı o sınıfta. ve yine soruyorum, kimsin sen?
aynı zamanda sınavımı okuyucak olan komitede de olduğun için, ters ters bakmaktan başka bir şey yapamamış olabilirim. çünkü yoluma engel olmanı istemiyorum. ama bu, sınavı herkesten ve vaktinden önce başlattığın için şikayette bulunmayacağım anlamına gelmiyor. umarım bir gün insan olabilirsin!