-- YÜRÜMEK iNSANi, ABARTMAK DEĞiL --
Bazen hafta sonları "yürüyüş grupları"na takılıyorum.
istanbul'un çevresinde, hala bozulmadan kalabilmiş doğa parçaları var.
Oralara gidiliyor ve "yürünüyor."
Yürümeyi SEVEN ve tek sporu YÜRÜMEK olan biriyim.
Ama "yürüyüş gruplarının" YÜRÜMEYi ABARTMASINDAN DA ŞiKAYETÇiYiM...
Arkadaşlar, dağda bayırda 10 kilometre yürümek, şehirde 30 KM yürümeye "bedeldir." (Düzgün olmayan yollar, iniş çıkışlar; başka bazı engeller dolayısıyla...)
Yürümeyi, KASLARI AĞRITACAK KADAR ABARTMAK ise, hiç de sağlıklı bir şey değil!
(Bizler performans sporu yapmıyoruz; ya da yarın yapılacak atletizm yarışmalarına katılacak değiliz.)
Ya, yürüyüşleri iNSANi uzunlukta tutun; bizi kas ağrıtacak, eklem bozacak zorlamalara maruz bırakmayın.
Ya da bu işi "profesyonellerle" yapın.) (Varsa!)
Yürüyüş'ü düzenleyen arkadaşlardan biri, onca yürüme grubuna rağmen, hafta sonları çok az sayıda insanın yürüyüşlere katılmasından yakınıyordu.
- Kuzuyayla'dan girip, Serindere'den çıkan önce karlı, sonra çamurlu, çok dik iniş çıkışlı 20 kilometrelik bir rotayı yapıp, BALDIR kasları ve butları zorlandığı için ağrıyan bir insan olarak, insanların yürüyüşlere katılmamasını "anlayabiliyorum"...