iz bırakan şiirler

entry99 galeri
    80.
  1. her sabah
    her sabah
    o kusursuz acının kollarında
    o kusursuz acının kollarında öpüştüğüm gökyüzü
    artık
    çırpınan yüreğimi yatıştırmıyor. ve onun
    koparıp dizginlerini
    uçarcasına boylu boyunca
    sakınmasız çarpışı
    heyecanlandırıyor beni.
    bir serçe kümesinin konması karşıki dala
    belki hiçbir şeydir,
    ama sevgilimin mektubunda bir kuş resmi
    beni coşkulandırabilir.
    milyarla yıldız arasında tanırım onu
    çünkü seyredince güzelleşir sevginin ışıltısı;
    binlerce gözüm var
    binlerce şafak halindeyim
    anlamak istediğim şeyin karşısında
    çünkü anlamak zorundayım;
    her sevinç kolayca ele geçmez
    insan her acının sahibi değildir;
    gökyüzü ve nehirler olmasa toprak da anlaşılmaz
    ve hayatın kararı kesin:
    son ana kadar onuru koruyanlar yaşayacak
    söylenecek son söz kahramanca olmalıdır.

    vurgunum
    inceliğinim senin
    eyy
    yapraklarda bir kuş hafifliğinde sürüp giden titreyiş
    vurgunum
    bir nehri besleyen suların uyumuna,
    taşlara hırsla vuruşuna dalganın.

    ölüm seni yanıltmasın...
    nasıl ki yığılır yüzüne gecenin karanlığı
    gözlerinle bir başına kalırsın
    ölüm öylesine gözuçlarında
    savun, kavuştur yüreğini
    minicik bir çiçeğin bile kökleri
    yaşamak hırsıyla uykusuzdur.

    ölülerimiz...
    iste stevan flipoviç.
    bir kahraman.
    faşistler sarmış çevresini.
    sehpada.
    boynunda ip.

    ve o son nefesiyle dalayıp ciğerini
    bir bıçak gibi vuruyor kelimeleri dişleri arasından
    haykırıyor: "kahrolsun faşizm; yaşasın mücadelemiz..."

    steven flipoviç
    onurun bekçisi
    direnmenin.

    ölüm seni yanıltmasın...
    bir bir düşün yaşayanları
    alnını korkusuzca kaldır
    kimin yanındasın
    yerin neresi
    ve senin en çaresiz anında
    tek silahın nedir?

    ölüm seni yanıltmasın...
    usanma hayata yaraşan sesi aramaktan
    her kuşun palazlandığı bir yuva vardır,
    her dal güneşin ve rüzgarın avuçlarında
    kendi hevesince boyanır;
    çünkü yaşaması gerekiyor bir şeylerin
    bir şeylerin bir şeylerin: senin olan

    bak: kollarını bağlıyorlar;
    son defa bakıyor dünyaya nguyen van troi
    birazdan göğsünü parçalayacaklar.
    ama kan onu geriletmiyor.
    başlıyor şarkısına:
    "yaşasın ho chi minh: yaşasın vietnam..."

    damarlarım damarlarına bağlı yaralarından
    çünkü öldürülmek istenen benim de sevincimdir
    nguyen onun siperi...
    bir buğday tanesi midir
    aynı titreyişle
    toprağa düşer düşmez kıpırdayan
    o şarkı... bir buğday tanesi mi?
    ölülerimiz...
    sesleri dünyamız kadar bilge.
    birazdan kalkacaklarmış gibi
    uzanıp bir sipere
    koyulaşan...
    ölülerimiz...
    bakışları
    uçmaya hazırlanan bir kartal kadar çevik,
    vurgunum
    gizleyemem.
    sen bağrımı amansızca zorlayan siyahlık
    unutma
    öldürmekten daha kuvvetlidir ölebilmek!
    Nihat behram.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük