Varoluşsal kaygılarını kendi kıt aklım ve sezgilerimle kavrayabiliyor, aynı doğrultuda hissediyor ve yaşamıma bir anlam arayıp,onun gibi boşluklar içinde boğuluyor olsam da, hayattan bu kadar erken vazgeçmesini kabullenemiyorum.
Yalnızca fiziksel uygunluğuyla değil; öfkeli, dengesiz, yalancı, tutarsız, açgözlü, vicdansız, ahlaksız, otorite ve kontrol bağımlısı hasta bir ruhu canlandırabilecek üst düzey oyunculuk yeteneği ile de, Türkiye'nin 2002 den sonra girdiği demokrasiden diktatörlüğe uzanan karanlık yıllarını anlatacak sinema baş yapıtının tartışmasız başrol oyuncusudur.
Adını tarihe, insanlığın ortak hafızasına kazıyacak, potansiyelini herkese göstereceği büyük işler yapmadan yaşamının son bulmasına vicdanım el vermiyor. Umarım iyileşir ve hayata dört elle sarılır.