"resim ve yontu alanında, ekâbiran takımının, özellikle de fransada (ve her kim olursa olsun bunun tersini söylemeye cesaret edeceğini sanmıyorum) güncel amentüsü şu: ben doğaya ve yalnızca doğaya inanıyorum (bunun için geçerli nedenler var). sanatın tam bir doğanın yeniden üretimi olduğuna ve bundan başka bir şey olmadığına inanıyorum (ürkek ve ayrılıkçı bir tarikat tiksindirici doğal nesnelerin dışarıda bırakılmasını istiyor, bir lâzımlık ya da bir iskelet gibi). böylece bize doğanın tıpkısı olan bir sonuç verecek sanayi ürünü mutlaka sanat olacaktır. öç alıcı bir tanrı bu kalabalığın dualarını kabul etti. daguerre onun mesihi oldu. ve o zaman kalabalık şöyle dedi: madem ki fotografi tıpkılık konusunda istenen bütün güvenceleri sağlıyor (buna inanmıyorlar, aymazlar!) sanat da fotografidir. ( ) fotografi sanayi, öğrenimlerini tamamlayamayacak kadar yeteneksiz ya da tembel, bütün başarısız ressamların sığınağı olduğundan, bu evrensel düşkünlük yalnızca körleşmenin ve budalalığın izlerini taşımakla kalmıyordu, ama bir öç almanın da rengine sahipti. ( ) ama şuna eminim ki, fotografinin kötü uyarlanmış gelişmeleri, esasen bütün o salt maddi gelişmeler gibi, fransız sanatındaki yaratıcılığın, zaten onca az olan yaratıcılığın kurumasında fazlasıyla yardımcı olmuştur. ( ) eğer sanatın işlevlerinden herhangi birini üstlenmesinde fotografiye izin varsa, yığınların ahmaklığında bulacağı doğal ittifak sayesinde, çok geçmeden sanatın yerini alacak ya da onu tamamen yozlaştıracaktır.
sairlerin tanrısı lakaplı (bkz: charles baudelaire) bu cümlelerle fotoğrafçılığın asla sanat olamayacağını, sanat kavramının yanına bıle yaklasamayacağını anlatmıs .