jorge lois borges: 1970'te erbakan ile başlayan milli nizam partisi, 12 mart müdahelesinde kapatıldı. yerine 1972 milli selamet partisi, 12 eylül de kapatıldı yerine 1983 refah partisi, 1998 anayasa mahkemesi kapattı aynı yıl rp'li milletvekilleri fazilet partisine geçti 2001 de anayasa mahkemesi kapattı yerine saadet partisi geldi sonra numan kurtulmuş akp ye katıldı 2002 den beri akp var. çok öncesini hatırlamam ama akademik makaleler kendilerini "milli görüş" olarak konumlandıran halkın islami partilere oy verdiğini söylüyor. bunlarında milliyetçi muhafazakar olarak sağın ortasında konumlandığı saptaması doğru bence. akp'nin milliyetçi-muhafazakar kesimin oylarını alarak mhp'nin oyunu erezyona uğratması da bir realite.
cemaat'in üye sayısının az olduğuna ben de inanıyorum. nüfüz ettikleri kitle 1 milyon kişi olsa bile 40 küsür milyon seçmen içinde %2,5'luk paya sahipler. ki bunlar da bölgelere göre dağılmış durumda.
aynı durum tusiad için de geçerli. bir avuç beyaz türk. doğrudan oy potansiyeli düşük. ancak gerek cemaat gerekse de tusiad kanaat önderleri.
doğrudan kendilerine bağlı insanlar olmasa da algı yönetimi ile cemaat "muhafazakar insanları" tusiad/beyaz türkler "kendini modern gören insanları" etki altına alıyor.
dolaylı etkileri daha yüksek yani.
cemaatin kadrolarının nereye kadar nüfuz ettiği bilinmiyor. dikkat edersen kozları kullanmaya küçükten başladılar. yavaş yavaş büyütüyorlar. değiştirilen emniyet mensuplarının yerine atananlar bile tekrar değiştiriliyor. ayrıca bunların tasfiye edildiği yok sadece yerleri değiştiriliyor. yani bir süre sonra bunları tekrar devletin sinir uçlarında görebiliriz.
ayrıca 11 yıl boyunca "ne istediyse verilen" cemaatin akp'nin bir çok sırrını bildiğini (zira politikacı akp'den ise o politikayı yürüten bürokrat cemaattendi!) ve seçime kadar daha çok skandal patlayacağını tahmin ediyorum.
jorge lois borges'in cemaat-akp çatışmasına "küresel güçlerin türkiye'deki tezahürü" olarak görmesi görüşüne katılıyorum.
ancak bu başlıktaki asıl amacım her iki tarafın da halkın algısını değiştirmek için ne gibi "algı yönetimi" taktiklerine başvurduklarını, iki tarafın da halkı etkilemek adına ne gibi taktikler kullandıklarını, haklı olduklarını ispatlamak için ne gibi hamleler yaptıklarını, bu hamlelere hangi hamleler ile cevap verildiğini gözler önüne sermek. bu bağlamda ak sosyal medya ekibi ile cemaatin sosyal medya ekibini ve bunların çatışmalarını yakinen izliyor. gelecek hamleleri konusunda fikir yürütmeye çalışıyorum. jorge lois borges "stratejiye" odaklanmışken ben "taktikleri" vurguluyorum.
arbutus unedo: askerdeyken van'lı bir çocuk hastaneye hademe alınacakken bile artık milletvekili tanıdığın torpiline başvurulduğunu söylüyordu. bunun gibi yüzlerce örnekten haberdarsınızdır. bir yandan türkiye'de işsizliğin arttığı bir realite ama işsizlik hangi gruplar arasında artıyor bir bakmak lazım!
akp'liler ya da cemaattekiler "örgütlü" oldukları için işsizlik sorununu daha az yaşıyorlar. işsizlik rakamları en yüksek yeni mezunlarda var zaten. ancak birilerinin çocuğu her zaman daha "eşit" olduğundan daha kolay iş buluyorlar. ayrıca bu insanların kafası ticarete o kadar çalışıyor ki genç yaşlarda gemicik, arsa, tv, inşaat şirketleri sahibi olabiliyorlar.