Tiyatro tüm sanatların atasıdır. Yüzyıllar önce insanlar açlıklarını da tiyatroyla haykırmışlardır, isyanlarınıda. Acılarınıda, kederlerinide. Tiyatro demek sadece gelip kakara kikiri gülüp gitmekten ibaret bir sanat değildir. 3 gruba ayrılır. Komedi, Drama, Trajedi. Günümüz insanı sadece stresini atıp iki kahkaha patlatabilmek adına tiyatroya gittiğinden drama ve trajedi türlerinden pek haberdar değildir. Hasbel kader bilmeden bunlardan birine bilet aldılarsa da boku yediler demektir. Bütün aile bu akşam tiyatro var gülmekten kırılacağız moduyla salona giriyor ve bir bakıyorlar ki trajedi oynuyor. Kasvetli, boğan bir hava. Oyunun dekorları bile üstlerine geliyor. Karakterlerin sürünüşü, acıları, haykırışları.. Oraya gülme mantığıyla giden biri için oldukça ters tepki yaratabilir. "Bune amk böyle tiyatro mu olur" dediklerini duyarsınız. Ve trajedi türleri en az gişe yapan türlerdir. insanlar zaten kendi hayatlarında trajediyi yaşadıkları için komedi türlerine gidip anlıkta olsa acılarını unutup gülmek isterler. Ama trajedi oyunlarına giden insan kalitesi çok farklıdır. Gün olurda trajedi konulu bir tiyatroya giderseniz salon içindeki kraliyet ailesi, rönesans kontluğu edalarını bariz hissedersiniz. Öyle komediye benzemez. Telefonunuz çalarsa rezil olursunuz, oyun sırasında lavaboya gitmeye kalkmayın. Çekirdek, çikolata yemeye kahve içmeye hiç kalkmayın. Kraliyet ailesiyle yemek yiyen afrikalıya dönersiniz. Haberiniz ola..