Kanımca farz olmayan şey. Kuran'ı öğrenmeden hemen kafaya sarılan örtü takana sözüm yok ama kanımca farz değildir bu konu hala tartışılmaktadır fehri hükümdür dikkat edin kanımca diyorum.
kur'an-ı kerìm'de 'türban-başörtüsü-v.d' kur'an-nur bölümü 31.belit'te
vel yadrıbne bihümûruhinne alà cüyûbihinn
sözlerine dayandırılıyor fakat hinlik edilerek anlamı saptırılıyor! bunun ardında nurs'lu said çıkıyor. 'tesettür' konusunu türkiye cumhuriyeti devrimlerine karşı 1935'te ortaya atmış ve yargılanmış. ömrü boyunca abc ile yazmamış arap harfleriyle yazmış. ve aradan geçen yıllar içinde nurs'lu said yandaşları tüm kur'an çevirilerinde başörtüsü konusunu nasılsa yüklemişler. "mümin kadınlar başörtülerini omuzlarından aşağıya yakalarının üzerine salsınlar" gibi anlamlandırmalar var. oysa ki yukarıda verilen 5 söz arapça anlamı şöyle:
... en doğrusu ki, gerçekten, kadınlar örtülerini göğüslerinin ayrımından yükseğe vurunsunlar...
işte özlüce anlam budur! aşağıdaki bir örtü, herhangi örtüleri varsa o, başörtüsü denilmiyor, yükseğe çıkarılsın öğütlemesi nasıl da ters çevrilip 'başörtülerini omuzlarından aşağıya yakalarının üzerine salsınlar" gibi anlamlandırmalar kur'an çevirilerine katılmıştır; bu skandalı yazacak bir köşe yazarı yok mu? yok mu bu oyunu bozacak atatürkçü bir din bilginimiz..
kur'an-nur bölümü 31.belit'i tek tek sözlerle açıklayım:
vel
v
b
t
yemin anlamındadır
vallahi
billahi
tallahi
vallahi 'allah'a andolsun ki' demek, 'doğrusu ki', 'en doğrusu ki', 'gerçek'ten en doğrusu ki', "gerçek'ten" demek, gerçek'ten demek
billahi 'allah aşkına' demek
tallahi 'gerçek söylemiyorsam allah müstehakımı versin!' demek
vel 'gerçekten en doğrusu ki' demek
yadrıbne, 'darb' sözünden türev olup 'vurunsunlar' (dişil söylendiğinden kadınlar için) demek. çünkü o çağda terzi, dikiş,... yaygın olmadığından dokumalarla örtünülüyordu.. şimdiki gibi giysiler genel olamazdı.
bihümûruhinne, bi ile demek, hümûr sanal veya maddì örtme işlevini yapan 'örtü' demek 'hinne' söylemi dişilleştiriyor ve böylece bu söz de kadınlar için söylenmiş oluyor.
alà, yükseğe demek, àlì yüksek, yüce demek (bâb-ı àli : yüce kapı)
işte burada foyaları ortaya çıkıyor. çünkü aşağıdaki bir örtü için yükseğe denilir. örtü sözünü anlamlandırıken saptırıp başörtüsü ediveriyorlar ve boyunlarından, omuzlarından aşağıya göğüslerinin üzerine salsınlar, koysunlar falan filan diye allah'ın sözüne sözler ekleyip katıyorlar. başörtüsü göğüslerden yukarıda bir örtü olduğundan,
alà, yükseğe denilmekle başörtüsünün kastedilmediği açıktır, çünkü ancak aşağıdaki bir şey yükseğe çıkarılabilir. yukarıdaki bir şey aşağıya salındığında bunun için 'alà : yükseğe' sözü kullanılır mı?
akıllı ve dikkatli olalım da şu türban oyununu bozalım!
cüyûbihinn, göğüsler veya göğüslerin ayrımı demek
cüyûb, ceyb, cüyb kökünden geliyor,
ceyb, cüyb da bildiğimiz cep, kese demek
..hinne eklentisi hem dişil ve hem de çoğul yapıyor ve kadınların göğüsleri anlamına geliyor.
alà cüyûbihinne, 'kadınların göğüslerinin ayrımından yükseğe' olmuş oluyor..
sonuçta şu anlamı onyıllardır saptırıyorlar!
... gerçek'ten en doğrusu ki, kadınlar örtülerini göğüslerinin ayrımından yükseğe vurunsunlar...