klasik dolmuşçu anonsudur.
14 koltuklu küçücük dolmuşun tıklım tıklım olmasına rağmen dolmuşçu abinin şöyle daha fazla yanaşalım gençler diye aynadan arka tarafa bakmasını hatırlatır.
bugün yıllar sonra dolmuşa bindim. yaşadığım yerde pek gerek duyulmuyor, her yer yürüme mesafesinde. ancak bugün merkezden uzakta bi işim vardı, bindim dolmuşa.
ilk durak olduğu için bindiğim yer bomboştu. hatta içimden yine şizofren şizofren ''lan kpsk adam alsa seni kaçırsa tecavüz etse kimsenin ruhu duymaz, ulan başka kız olsaydı bari, sakata gelmeyelim.'' gibi paranoyalar yapıyordum. neyse, 2. durağa gelince öğrenciler filan binmeye başladı. yavaş yavaş 14 koltuk da doldu.
yol bitmiyor anasını satayım, gideceğim yere de yetişmem gerekiyor gerim gerim geriliyorum.
dolmuş süt ve süt ürünleri kokuyor iyice çıldırmış haldeyim.
yaşlı bi çift bindi, koltuklar dolu tabi. benim de nasıl midem bulanıyor, öğrenci çocuklardan biri de kalkıp yer vermiyor. neyse kalktım yaşlı çiftten, bayan olana yani teyzeye yerimi verdim. amca ayakta kaldı. çocukların gözüne bakıyorum ulan kanlı canlı veletsiniz, 3 ya da 4. sınıf. belli son dersiniz beden it gibi top oynamışsınız da, kalkın bi yer verin dercesine bakıyorum yok.
dolmuşçu da hala daha yolcu almaya devam ediyor, ama nasıl kalabalık. yapıştım demirlere adeta barfiks çekiyorum düşmemek için. ulan adam yolcu aldıkça alıyo, aldıkça alıyor. dayanamıyorum.
sabrım taşıyordu artık, eğer o kapıdan bir yolcu daha inerse, dolmuşçunun o tokalı vitesini ya da varsa bagajda beyzbol sopası filan alıp kafasına geçireceğim.
+arkadaşlar şöyle bi daha fazla yanaşalım.
(ulan yanaşa yanaşa namus elden gidecek, götü başı kaybedicez, adam hala sapıkça yanaş diyor)
- beyefendi, ayakta yolcu kapasitesini aştınız yer filan kalmadı yanaşacak. (kapasite ne amk, sallıyorum haberim yok kapasite kaçtır, nedir, var mıdır.
+kardeşim nasıl yok ya az daha ilerleyin!(salağa bak ilerleyin diyor, ulan benim stadyum gibi kıçım zor sığıyor, orada korunaklı bir bölge yaratmışım adam ilerleyin diyor. sanki otobüs ya nereye ilerlenir o dolmuşta)
artık beyefendi de demiyorum çünkü çizgi aşıldı;
-ya kardeşim çıldırtmayın insanı aç gözlü müsün nesin ne dolduruyorsun insanı üç kuruş için daha fazla ya, şikayet ediciiim seni yeter kucak kucağa gitsin bunca insan olmadı o zaman!
paramızla rezil oluyoruz (1lira ha para da), bayanım ben ya rahatsız oluyorum tıkış tıkış, terbiyesizlik ya!!!! (tam bir kepaze misali bağırıp çağırıyorum, müşteriler de beni destekliyor daha bir gaz alıyorum böyle ahali ayaklandı herkes adama bağırıyo filan)
+in kardeşim.
-ne diyorsun sen ya daha gelmedim gideceğim yere, şu kalabalığa bak nasıl ineyim ben.
+in kardeş, in. (aha dedik sıçtım, adam gözlüğünü çıkardı, in kardeşim diyor başka şey demiyor.)
-hayret ya ben böyle terbiyesiz bi hareket görmedim, insafsızlığa bak! (ama göt gibi kaldım ortada)
tabii o konuşmalar geçerken ben inmem gereken yere geldim, ve inerken de 1 lira yerine 5 lira tüm verdim, tam para üstümü uzatıyor;
+kalsın! 3 kuruşun hesabını yapıp doldurmayı bildiniz alın da sesiniz kesildin, ''hayırli işler!!!!'' şeklinde artistik düşündüğüm bir hareketle indim, tam inerken de botlarım merdivenin paspasına takıldı, tam rezilce düşerken son bir manevra yapıp kurtardım durumu.
dönüşte taksiye bindim, hem de çok ucuza.
bir daha uzun bir süre dolmuşa binmem, yürürüm yine binmem...
