ünal aysal'ın galatasaray planlarının bir parçasıdır telles. bu planları en baştan alırsak.
1) ünal aysal risk alan ve bu risklerden karlı çıkan bir kişidir. tabi bu şans ile olan bir şey değildir. kendi şirketlerinde bile bunu görebilirsiniz. kriz olan ülkelere yatırım yapıp yüksek karlar elde etmiştir. (körfez savaşı sırasında ırak'a yaptığı yatırımlar ve 2001 ekonomik kriz sırasında ülkemize yaptığı yatırımlar)
2) ünal aysal ilk geldiği sene galatasaray da büyük bir kriz vardı. bu krizi yönetmek kolay değildi. burada başkan olarak tekrar büyük bir riski göze aldı. buna karşılık yaptığı hamleler ile akıllı bir yönetici olduğunu hepimize gösterdi. ilk icraatı yönetimine ali dürüst'ü almaktı. ali dürüst demek fatih terim demekti. ikinci mantıklı hamlesi fatih terim idi. hatırlarsanız o zamanlarda başkan ben futboldan anlamam ama anlayanları yönetmesini bilirim demişti. bunu 2 yıl fatih terim ile gayet güzel bir şekilde olmasa da başarılı olarak tamamladı.
3)hatırlayan arkadaşlar olacaktır mutlaka; başkan bir röportajında galatasaray bir liseden üniversiteye geçmelidir dedi. burada futbol mentalitesi olarak gelişmemiz gerektiğini vurguluyordu. bunun için yönetim içinde değişiklere gitti ve ardından terim ile yolları ayırdı. şimdi size soruyorum tr şartlarında 2 yıl şampiyon olup, avrupada çeyrek final oynayan bir hocayı kim kovabilirdi? bu aysal'ın kafasında ki planı uygulamasında önemli bir hamle idi. galatasaray yine bir krizin içerisindeydi kimilerine göre. aysal ise tam tersi planını uygularken oldukça sakin ve kendinden emindi.
4)mançini tercihi galatasaray'ı üniversite yapmasında ki önemli bir adımdı. hatırlarsanız gs mançiniyi aldığında luçesku gs alabileceği en iyi hocayı aldı demişti. sizce neden? mançiniyi hepimizden daha iyi tanıdığından. mançini terim sonrası fiorentina ile oldukça başarılı olmuştu. kupa finalinde parma'yı yenip şampiyon olmuştu. eldeki yıldızların satılması ile çekki gori ile anlaşamayıp lazio'nun başına geçti. lazio'yu şampiyonlar ligine götürme başarısını gösterdi. inter ve city maceralarını hepimiz biliyoruz.
5) aysal'ın planında önemli yer tutan mançini kendisini avrupaya kanıtlamak için ligimizi seçtiğini düşünüyorum. çünkü üzerine yapıştırılmış olan para ile başarı sağladı yaftasından kurtulmak istediğini düşünüyorum.
6) telles aysal'ın ve mançini'nin önemli planlarından birisi. geleceği parlak genç oyuncuyu alıp, parlatıp daha pahalıya satmak. aklımıza direk şaktar doneks örneği geliyor. bruma-hayroviç-telles bu planın bir parçası. aysal'ın planı şaktar doneks olmak. bunun için şaktar'ın transfer politikası takip ediliyor. şaktar geçen sene brezilyadan sol bek aldı o da çok genç ismaily. eğer bu transferi yapmasaydı bu sene eminim ki telles'e talip olacaklardı.
7) şaktar doneks brezilyadan bir çok oyuncu alıyor, oynatıyor bazılarını parlatıp iyi paraya satıyor (willian-fernandinyo), başarısız oldukları transferlerde var. genel sonuca baktığımızda oldukça başarılılar. bundan 10 yıl önce adını bilmediğimiz kulüp şu anda avrupanın en iyi 15 kulübü arasında. bu proje aysal'ın kafasında ki proje. o da biliyor madrid-barça-çelsi ile trasferde baş edemeyeceğini ama madem baş edemiyorum o zaman onlara oyuncu satayım mantığında. oldukça akılcı ve doğru bir proje.
8) tr de ki başarıları da göz ardı etmiyor ve şınayder, melo, muslera ve drogba gibi üst düzey yabancılarla ilgi merkezi olmayı başarıyor. ben aysal'ın uyguladığı politikanın ülkemiz için en doğru politika olduğunu düşünüyorum. telles'in yeteneklerini oyucu geldiğinde tekrar yazacağım.